Şizofreni Nedir?

Şizofreni, kişinin dış dünyanın gerçekliğinden uzaklaşmasına, hayalle gerçeği ayırt edememesine, var olmayan uyaranlar algılamasına, gerçeklikle uyumlu olmayan düşüncelere katı bir şekilde inanmasına, içe kapanmasına, duygusal olarak donuklaşmasına, anlamsız görünen davranışlarda bulunmasına neden olan, genellikle kronik seyirli psikiyatrik bir hastalıktır.

Şizofreni Tedavisi
Şizofreni Tedavisi

Şizofreni hastalığı olan bireylerin, kendine bakımları, ailevi ve sosyal ilişkileri, mesleki ya da eğitimle ilgili işlevsellikleri önemli derecede bozulur. Şizofreni kişi, ailesi ve içinde yaşadığı toplum için psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan ağır yük oluşturan önemli bir hastalıktır.

Şizofreni Tipleri Nelerdir?

Paranoid:

  • Bilişsel işlevselliğin ve duygulanımın görece korunmasına karşın belirgin sanrı ya da işitsel varsanılar vardır,
  • Dezorganize ve katatonik tiplere özgü semptomlar yoktur.
  • Grandiyöz ve/veya Paranoid sanrılar çok görülür.
  • Varsanılar sanrılarla ilişkilidir.
  • Anksiyete, öfke, uzak duran bir tutum gösterme ve tartışmacı olma özellikleri vardır.
  • Herkesten üstünmüş gibi davranır. Ya çok resmi ya da aşırı yoğun ilişkileri vardır.
  • İntihar girişiminde bulunabilir ya da başkalarına şiddet uygulayabilir.
  • Nöropsikolojik ve diğer bilişsel testlerde pek bozukluk göstermezler.
  • Tedaviye en iyi yanıt veren tiptir.

Dezorganize (Hebefrenik):

  • Dezorganize konuşma, deorganize davranış, donuk ya da uygunsuz duygulanım vardır.
  • Dezorganize konuşmaya uygunsuz gülme ve gülümsemeler eşlik eder.
  • Dezorganize davranışlar günlük yaşam etkinliklerini (yıkanma, giyinme, yemek hazırlama) ileri derecede bozabilir.
  • Sanrı ya da varsanılar olsa da bölük pörçüktür ve tutarlı bir tema etrafında değildir.
  • Grimas, Mannerizm ve başka bir takım acayip davranışlar eşlik edebilir.
  • Nöropsikolojik ve bilişsel testlerde performans bozukluğu gösterebilir.
  • Tedaviye yanıtı en kötü olan tiptir.

Katatonik:

  • Motor hareketsizlik, aşırı motor etkinlik, aşırı negativizm, mutizm, istemli davranışlarda acayiplik, ekolali (karşıdakinin söylediğini tekrarlama) ve ekopraksi (karşıdakinin davranışlarını tekrarlama).
  • Motor hareketsizlik, katalepsi (balmumu esnekliği) ya da stuporla kendini gösterir.
  • Aşırı motor etkinlik, açıkça amaçsızdır ve dış uyaranlardan etkilenmez.
  • Hareket ettirilmeye yönelik girişimlere karşı rijit postürü sürdürme ya da bütün yönermelere direnç gösterme ile kendisini gösteren aşırı bir negativizm bulunabilir.
  • Malnütrisyon, bitkinlik, hiperpreksi ya da kendi kendine zarar verme davranışları da bulunabilir.

Farklılaşmamış:

  • Şizofreninin aktif evresi için tanı ölçütlerini karşılayan semptomları vardır ancak bunlar paranoid, dezorganize ya da katatonik tip için tanı ölçütlerini karşılamaz.

Rezidüel:

  • En az bir şizofreni epizodu olmuş ancak o sıradaki klinik görünümde belirgin pozitif psikotik semptomlar (sanrı, varsanı, dezorganize konuşma veya davranış) yoksa rezidüel tip denir.
  • Negatif semptomlar ya da iki ya da ikiden çok hafif pozitif semptomlar olabilir.
  • Sanrı ya da varsanılar varsa da bunlar pek belirgin değildir ve bunlara güçlü bir duygulanım eşlik etmez.
  • Gidişi, sınırlı olabilir ya da aktif bir epizotla tam remisyon arasında devam edebilir.

Şizofreni ile Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar Nelerdir?

Şizofreni hastalarında bazı psikiyatrik bozukluklar topluma göre daha sık görülür. Sıklıkla eşlik eden psikiyatrik hastalıklar: Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları, Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları’dır. Sigara kullanımı ve Alkol- Madde Bağımlılığı oldukça yüksek oranda görülür.

Şizofreni hastalarında bazı tıbbi hastalıklar da sık görülür. Kalp-Damar hastalıkları, Kronik Akciğer Hastalıkları, Diabet (Şeker Hastalığı) gibi hastalıklar genel topluma göre daha sık görülmektedir. Bu nedenle genel tıbbi kontroller de oldukça önemlidir.

Şizofreniyle ilgili bu genel bilgiler bu karmaşık hastalığa ait temel bilgilerin kısa bir özetidir. Unutulmamalıdır ki klinik belirtiler ve süreçte ortak noktalar olsa da her hastanın hastalığı kendine özgüdür. Tanı ve tedavi sürecinde kişiye özgü değerlendirme ve yaklaşım esastır.

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?

  • Halüsinasyonlar (Algı Bozuklukları): Gerçekte var olmayan sesler, görüntüler, kokular, tatlar ve bedensel duyumlardır.
    Örneğin: Uykuda değilken diğer insanların görmediği görüntüler görme ya da etrafta kimse yokken kendisiyle konuşan sesler duyma biçiminde algı bozuklukları.
  • Hezeyanlar (Düşünce Bozuklukları): Gerçeklikle uyuşmayan düşüncelere katı ve değiştirilemez bir şekilde inanmadır.
    Örneğin: İnsanlardan şüphelenme, zarar göreceğini düşünme ya da etrafta olup biten her şeyi üstüne alınıp, bunlara katı bir şekilde inanma biçiminde düşünce bozuklukları.
  • Konuşmada dağınıklık, anlamsız konuşmalar.
    Örneğin: Saçma-anlamsız konuşmalar veya konuşurken cümleler arasındaki bağlantıların kopması, konuşmanın amaca ulaşamaması.
  • Dağınık ve anlamsız davranışlar veya donakalma davranışları.
    Örneğin: Anlamsız görünen, tuhaf davranışlar; hareketlerde yavaşlama, kaslarda katılaşma; hareket etmeme, iletişim kurmama.
  • Negatif belirtiler: Duygusal donukluk, isteksizlik, konuşma içeriğinde fakirleşme (kısıtlı kelimeyle az konuşma), zevk alamama, sosyal etkileşimden uzaklaşma, motivasyon kaybı ve harekete geçmekte zorlanma.

Şizofreni belirtilerinden ilk dördü pozitif psikotik belirtiler adıyla anılırken, beşinci belirti negatif psikotik belirtiler adıyla anılır.

Şizofreni Tanısı Nasıl Konulur?

Algı, düşünce, konuşma veya davranışlarda hafif düzeyde bozulmalar pek çok psikiyatrik hastalıkta görülebilmektedir. Bunun dışında bazı kişilik bozukluklarında da hafif-orta şiddette bozulmalar görülebilir.

Hatta bazen herhangi bir psikiyatrik bozukluk olmadan da zaman zaman bu alanlarda hafif şiddette bozulmalar meydana gelebilir. Örneğin karanlık, yorgunluk ya da stres altında bazı algı bozulmaları tüm insanlarda görülebilir. Bunlar daha çok illüzyon denilen algısal yanılmalardır. Ya da bazı dönemlerde insanlar etrafta olup bitenleri yanlış yorumlayabilir, kendisiyle ilgili olmayan şeyleri üstüne alınabilir, yersiz şüphelere kapılabilir.

Bunlar her zaman psikiyatrik bir bozuklukla ilişkili değildir. Tüm insanlarda görülebilir. Psikiyatrik bir bozukluktan söz edebilmek için bu belirtilerin şiddetli ve belli bir süre boyunca devam etmesi gerekir. Şizofrenide de yukarda sayılan beş temel belirti oldukça şiddetli ve en azından belli bir süre boyunca kalıcıdır.

Yukarda sayılan beş temel belirti tek başına pek çok farklı psikiyatrik hastalıkta görülebilmektedir. Yani hiçbiri şizofreniye özgü değildir. Şizofreni tanısı koymak için bu beş belirtiden en az iki tanesinin olması, belirtilerin en az 6 aydır devam etmesi ve belirtilerin madde kullanımına veya herhangi bir tıbbi hastalığa bağlı olmaması gerekmektedir.

Özel Moodist Hastanesinde Şizofreni Nasıl Tedavi Edilir?

Şizofrenide temel olarak antipsikotik denilen ilaçlar kullanmaktadır. Bu ilaçlar temelde iki grupa ayrılır: 1. kuşak denilen daha eski olan ilaçlar ile 2.kuşak denilen yeni nesil ilaçlar. Bu ilaçların her birinin ayrı etki ve yan etkileri olmakla birlikte bazı ortak özellikleri vardır.

1. kuşak ilaçlar daha çok beyindeki dopamin reseptörlerini (alıcı) bloke edip pozitif belirtilerde etkiliyken negatif belirtilerde pek etkili değildir. Bazen negatif belirtileri kötüleştirebilmektedir.

2. kuşak ilaçlar beyindeki hem dopamin reseptörlerini hem de bazı bölgelerde serotonin reseptörlerini bloke etmektedir. Bu nedenle hem pozitif belirtilere karşı hem de negatif belirtilere karşı etkili olduğu kabul edilmektedir.

Hareket sisteminin etkilenmesinden kaynaklanan yan etkiler 1. kuşak antipsikotiklerde daha çok görülür. Bunlar kas kasılmaları, kaslarda görülen istemsiz hareketler ya da yerinde duramama, huzursuzluk gibi yan etkilerdir. Kilo alımı ve halsizlik gibi yan etkilerse daha çok 2. kuşak antipsikotiklerde görülür.
Bu ilaçlar kullanılırken bazı yan etkiler görülebilmesine rağmen, tedavide etkili olmaları ve hastalığın seyrine olumlu etkileri nedeniyle hastalığın tedavisinde çok önemli bir yerleri vardır. Her bir yan etki için ayrı tedbirler alınarak farklı stratejiler geliştirilir ve yan etkiler en aza indirilmeye çalışılır.

İlaç tedavilerinin ne kadar kullanılacağı her hasta için ayrı ayrı belirlenir. Bu konuda kararı hastayı takip eden psikiyatri uzmanı vermelidir. Hastalığın şiddeti, başlangıç yaşı, aile öyküsü, alevlenme ve hastaneye yatış öyküleri bulunması gibi faktörler göz önünde bulundurularak karar verilir. Şizofreni’de genel olarak ilaç tedavisinin uzun yıllar boyunca düzenli bir şekilde kullanılması gerekir. Bazen tedavi ömür boyunca devam ettirilir. Hastayı takip eden psikiyatri uzmanına danışmadan ilaç tedavisi kesinlikle kesilmemelidir.

Antipsikotik ilaçlar dışında bazı durumlarda antidepresanlar, duygudurum dengeleyici ilaçlar ve kaygı giderici ilaçlar da kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalığın alevlenme gösterdiği dönemlerde Elektro konvülzif tedavi (EKT) de tedavi amacıyla uygulanabilmektedir.

Şizofreni tedavisinde ilaçların yanında psikososyal yaklaşımların da önemli bir yeri vardır. Psikoterapi hastanın yaşadığı sorunların belli bir çözüme kavuşturulması amacıyla alanında uzman bir terapist ile karşılıklı konuşmasına dayanan bir tedavi yöntemidir.

Şizofreni’de pek çok psikoterapi yöntemi uygulanabilmektedir. En sık kullanılan Bilişsel-Davranışçı Terapiler, Destekleyici Psikoterapiler, İç görü Yönelimli Psikoterapiler, Aile Terapileri ve Grup Terapileri’dir. Bunlar dışında sosyal ve mesleki beceri kazandırma eğitimleri gibi psikososyal yaklaşımlar da kullanılmaktadır.

Psikososyal yaklaşımlarda amaç öncelikle hastanın ve ailesinin hastalık hakkında gerekli ve yeterli bilgiyi edinmesini sağlamak ve gerçek olmayan bilgileri işlevsiz kılmaktır. Bu yolla aynı zamanda hastalığa karşı iç görü kazandırılmaya çalışılır.

Bunun yanında;

  • Hastanın ilaç tedavisine uyumunu arttırmak;
  • Yaşam stresini ve yeti yitimini azaltmak;
  • Zorlandığı alanları saptamak ve bu alanlarda onu desteklemek;
  • Baş etme becerilerini arttırmak;
  • Aile içi ve kişiler arası çatışmaların çözülmesine yardımcı olmak;
  • Hastanın uyumsuz düşüncelerinin ve davranışlarının değiştirilmesini sağlamak;
  • Sosyal ve mesleki uyumunu arttırmak gibi işlevleri vardır.

Şizofreni tedavisindeki önemli bir psikososyal yaklaşım da Gündüz Hastaneleri’dir. Hasta gündüz saatlerinde düzenli bir şekilde bu hastanelere giderek belli beceriler edinmek amacıyla kurslara katılır, sosyalleşir ve çeşitli sorumluluklar üstlenir.

Şizofreni Hastalarının Ailelerine Yönelik Psikoeğitim

Şizofreni ile başa çıkmada en önemli desteklerden birini aile bireyleri ve arkadaşlar oluşturmaktadır. Şizofreni sevdiğiniz kişi kadar zaman zaman sizi de zorlayabilir. Böyle bir durumda yardım istemeniz hem sizin hem de yakınınızın tedavisinin olumlu seyri için önem taşımaktadır.

Şizofreni tedavisinde aile neden rol almalı? Şizofrenide aileye düşen görevler nelerdir? Şizofreni doğasını nasıl daha iyi anlarım?

Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından düzenlenen “Şizofreni Hastalarının Ailelerine Yönelik Psikoeğitim” programımıza aşağıdaki formdan kayıt olabilirsiniz.

    Şizofreni Tedavi Edilmezse Ne Olur?

    Şizofreni hastalığının seyri kişiden kişiye önemli farklılıklar göstermektedir. Hastalığın özellikle ilk yıllarında psikotik atak ya da alevlenme denen dönemler görülebilmektedir. Bu dönemde şizofreni belirtileri şiddetlenir. Hastalık ilk yıllarda alevlenmeler ve yatışmalarla seyreder. Alevlenme dönemlerinin sık ve şiddetli olması yeni atakların görülme sıklığını arttırır.

    Özellikle alevlenme dönemlerinde hastaların yatırılarak tedavi edilmesi gerekmektedir. Bunun dışında hastanın ilaç tedavilerini kullanmaması ve sosyal desteğinin zayıf olması, kendine ve başkalarına zarar verecek davranışlarının olması, yemek yememe ya da hareket etmeme gibi donakalım belirtilerinin olması, madde kullanımı olması ve genel tıbbi durumunun kötü olması gibi durumlarda da yatırılarak tedavi edilmesi önerilmektedir.

    Son yıllarda ilaç tedavileri ve psikoterapinin etkisiyle şizofreni hastalarında daha olumlu bir seyirden söz edilebilir. Şizofreni kronik bir hastalık olmasına karşın son yıllarda küçük de olsa bir grup ( %10-15) hastanın tedavilerle tamamen iyileştiği bildirilmektedir.

    Şizofreni hastalarının yaklaşık %25-35’i tam düzelmekte (remisyon) ve sosyal hayatlarında önemli bir sorun yaşamamaktadır. Şizofreni hastaların yaklaşık % 30-35’i kısmi düzelmekte ve yaşamları boyunca bazı sorunlar yaşayarak sosyal hayata uyum sağlamaya çalışmaktadır. Hastaların yaklaşık % 35-40’ında ise şizofreni belirtilerinde önemli bir düzelme görülmemektedir.

    Şizofreni ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir?

    Şizofreni hastalığı tekrarlayan alevlenme dönemleriyle seyreden kronik bir hastalık olmasına karşın belirtilerin erken dönemde fark edilmesi ve güçlü bir sosyal destek hastalığın gidişatını olumlu yönde etkilemektedir. Şizofreni belirtilerin yeniden şiddetlenmesine karşın;

    • Şizofreni hastalığın alevlenme dönemine ilişkin belirtiler hakkında bilgi edinin.
    • Şizofreni hastalığının tedavi takibini yapan hekim ile bağınızı koparmayın. Size önerilen aralıklarla kontrollerine gitmesini destekleyin.
    • Şizofreni ile ilişkili belirtileri fark ettiğinizde bunu yakınınızın takibini yapan hekim ile paylaşın.
    • Tedavi planında olan ilaçları düzenli kullanmasını sağlayın.
    • Sosyal destek ağlarını destekleyin. (dernek, grup terapileri vb.)
    • Zorlayıcı bir yaşam olayı ile karşılaştığını düşündüğünüzde önleyici tedbirler alın. (Gözlemelerinizi arttırmak, hekimine haber vermek, olay üzerine konuşmasını desteklemek gibi)

    Şizofreni olan Yakınıma Nasıl Yardımcı Olabilirim?

    Şizofreni hastaların önemli bir bölümünde kronik seyirli bir hastalıktır. Yani şizofreni belirtilerinin şiddeti azalsa da hastalık süreklilik gösterir. Zaman zaman ilaç tedavisinin aksatılması, stresli yaşam olaylarına maruz kalmak, uyku bozukluğu gibi sebeplerle hastalık belirtilerinde alevlenmeler olabilir. Özellikle şizofreni hastalığının ilk yıllarında bu alevlenmeler daha sık olur.

    • Şizofrenide belirtiler zaman içerisinde alevlenebilir. Hastalık belirtilerinin alevlenmesinde; psikolojik, fizyolojik ve sosyal birçok faktör rol oynamaktadır. Tedaviye uyum sağlanmaması, sosyal desteğin az olması ve dışlanma, stresli ortamlarda bulunma, yoğun eleştiriye maruz kalma ve alkol/madde kullanımı bu faktörlere örnek olarak sayılabilir.
    • Şizofrenide alevlenmelerin önüne geçebilmek için ilk olarak hastanın tedaviye devamlılığının sağlanması gerekir. Hastanın verilen ilaçları düzenli biçimde ve doktor kontrolünde kullanması önemlidir.
    • Bununla birlikte, şizofreni tedavisinde oldukça önemli olan psikososyal desteğin sağlanması için psikolog görüşmelerine devam etmesi de faydalı olacaktır.
    • Hastanın stresli ortamlardan ve durumlardan uzak tutulması; sosyal veya işle ilgili konularda aşırı sorumluluklar yüklenmemesi ve desteklenmesi şizofreni belirtilerinin alevlenmesini önlemede yardımcı olacaktır.
    • Alevlenmenin engellenmesinde bir diğer unsur ise şizofreni hastası bireyin yakın temas içinde olduğu kişilerin hastalık hakkında bilgi sahibi olmasıdır.
    • Şizofrenide alevlenmenin önüne geçmeye yardımcı olan faktörlerden biri ise yaşam düzeninin sağlanmasıdır. Sağlıklı beslenme ve düzenli uyku yaşam düzeninin sürdürülmesinde önem taşımakta ve alevlenme riskini azaltmaktadır.
    • Şizofrenide atakların önüne geçebilmek belirtilerin yakın takibiyle mümkün olabilir.
    • Uyku problemleri, konuşmada bozulmalar, öz bakımın azalması, algı ve düşünce bozukluğunun artması, duygu durumda değişimler, sinirlilik, iştahın azalması ve dikkat dağınıklığının artması gibi birçok semptom şizofrenide alevlenme öncesi görülen semptomlardan olabilir.

    Bu sayfadaki bilgiler Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.

    Randevu Talep Edin

        This will close in 20 seconds

        Hemen Ara

         
        Hemen Ara  

        WhatsApp

         
        WhatsApp  

        Randevu Talebi

         
        Randevu Talebi  

        Uzmana Sorun

         
        Uzmana Sorun  
        HIZLI RANDEVU TALEP ET

          X
          RANDEVU TALEBİ LABORATUVAR SONUÇLARI