Beslenme ve Diyet Nedir?

İnsanlık tarihi kadar eski bir kavram olan, ilk kez 1551’ de ortaya çıkmış, Latince beslenmek anlamında “nutrire” kelimesinden gelen beslenme; insan ihtiyaçlarının başında gelmektedir. Tüm canlıların büyümeleri, gelişmeleri, sağlıklı olma halini sürdürebilmeleri ve yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan bir olgudur. Fizyolojik bir olgu olarak beslenme vücudumuzdaki metabolik faaliyetlerin devamlılığı için gerekli olan enerjinin besin öğelerinden karşılanmasıdır. Diğer yandan ise sadece karın doyurmak değil aynı zamanda duygularında ihtiyacı olan elzem bir kavramdır.

Diyet ise, bireyin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite düzeyine, fizyolojik ve psikolojik durumuna, beslenme alışkanlıklarına, sosyo-ekonomik durumuna uygun olarak yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak amacıyla hazırlanan beslenme programlarıdır. Diyet demek yasakların olduğu, kısıtlamalarla dolu, aç kalmakla eş değer yazılı listeler değildir.

Beslenme ve Diyet Merkezi

Sağlıklı Kilo Verme ve Kilo Alma Beslenme Programları

Sağlıklı kilo alma ve verme süreci, bireyin vücut analizi (yağ, kas, su oranı, beden kütle indeksi vs.), beslenme öyküsü (hastalıklar, bağırsak alışkanlıkları, kullanılan ilaçlar vs.), sosyo-demografik özellikleri, fiziksel aktivite ve biyokimyasal bulgularına göre günlük enerji ihtiyacının hesaplanması ile başlayan sürdürülebilir beslenme programlarını kapsar. Besin çeşitliliği, dengeli makro-mikro besin öğelerinin dağılımı, su içimi her iki programda da beslenme temelleri oluşturan unsurlardır.

Sağlıklı beslenmek hayatımız boyunca dikkat etmemiz gereken en önemli konulardan biridir. Sağlıklı beslenme deyince gözümüz korksa da, aklımıza yasaklar gelse de yapmamız gereken şey aslında yeterli ve dengeli beslenmektir. Önemli olan sağlıklı beslenmeyi kilo vermek veya kilo almak istediğimiz zamanlarda değil de her zaman yapabilmemizdir. Amacımız bunu alışkanlık haline getirmek ve hayatımıza dahil etmektir. Eğer yeme alışkanlıklarımızda değişime gitmez isek kilo alma ve verme döneminde kısır bir döngüye girmiş oluyoruz. Kilo verme sürecinde aceleci davranıyor, hemen sonuca gitmek istiyoruz. Zihnimizde ben kilo vermek istiyorum çünkü deyip hedeflerimizi sıraladığımızda tartıdaki o rakam kısa bir süreliğine zihnimizin kararlılığına ya da kararsızlığını ele geçiriyor. Kimileri çok kısıtlayıcı (kalorisi çok düşük) diyetler uygulayarak hızlı sonuçlar elde etmek istiyor. Ama hayatımızdan ekmeği, şekeri, çikolatayı kilo verme hedefi ile çıkardığımızda ideal kiloya ulaşınca o besini yeme isteğimiz bir öncekinden daha fazla olabiliyor. Yani sadece bir anlığına kilo vermiş oluyoruz (verdiğimiz kilo kas mı yağ mı) yeterli ve dengeli beslenme ile uzun vadeli bir çözümden uzaklaşıyoruz.

Diyete ve Kilo Kontrolüne Psikolojik Yaklaşım Programı
Diyete ve Kilo Kontrolüne Psikolojik Yaklaşım Programı

Sağlıklı beslenmede, kilo alma veya verme sürecinde hedefinize, ne istediğinize karar verin. Hedefiniz öyle güçlü olsun ki motivasyonunuz düştüğünde hedefinizi hatırlamak size kaldığınız yerden devam etmeyi sağlayabilsin. Vücudunuzu bir yarış arabası gibi görmeyin, hızlı kilo vermeyi amaçladığınızda vücudunuz bunu karşılamayabilir ve hayal kırıklığınız sizi başa döndürebilir. Mükemmel olmaya çalışmayın. Kendinize zaman tanıyın, alışkanlık kazanmak zor bir süreçtir. İniş çıkışlarınız olduğunuzda battı balık yan gider yapmayın, kaldığınız yerden devam edin. Unutmayın hedefiniz, kararlığınız, yaptıklarınızın bilincinde olmak sizi sonuca ulaştırır, beslenme ile ilgili psikolojik olarak gelgitleriniz ise size hep tekrarlar yaşatır. İsteyin, inanın, destek alın bu süreçte yedikleriniz ve bizler hep sizin yanınızdayız…

Kişiye Özel Beslenme Planı

Kişiye özel beslenme planı; hastanın boyuna, kilosuna, yaşına, tıbbi öyküsüne, biyokimyasal bulgularına, sosyal ve ekonomik yönlerine, fiziksel aktivitesine, uyku düzenine bakılarak kişiye özgün olarak danışan ile birlikte hazırlanan programlardır. Kişiye özel bu programlarda amaç, danışana onun günlük hayatına uygun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırarak yaşam boyu devam eden yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamaktır. Beslenme ile tedavi edilmesi, önlenmesi, risklerin azaltılması mümkün hastalıklar için kişiye özel diyet programları oluşturularak yaşam kalitesi artırılabilir. Neden bunlardan biri de siz olmayasınız?

4+4 Sağlıklı Beslenme Programı

Moodist Hastanesi 4+4 Sağlıklı Beslenme Programı uzun vadeli bir kilo yönetimi programıdır. Bu program, sağlıksız alışkanları bırakmanızı ve sağlıklı yeni alışkanlıklar edinmenizi sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. 4+4 Sağlıklı Beslenme Programı, hayatınızın geri kalanına sağlıklı bir kiloyla devam etmenizi basit ve keyifli şekilde yapmayı hedeflemektedir. Program, hem fiziksel hem de online bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.

Program Detayı:

  • 4 Muayene
  • 4 Kontrol
  • Detaylı Beslenme Anamnezi
  • Vücut Analizi
  • Kan Tahlil Listesi ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi
  • Hastalığınıza, Sosyal Yaşamınıza, Fiziksel Aktivite Düzeyinize, Fiziksel/Duygusal Açlıklarınıza Uygun Diyet Listeleri
  • Adım Adım Sağlıklı Beslenme Davranışının Kazanımı

Yeme Bozukluklarında Beslenme Tedavisi (Anoreksiya Nervoza, Bulimia Nervoza)

Yeme bozukluğu; fiziksel ve psikolojik işlevleri önemli ölçüde etkileyen, kronik seyir gösterip yaşamı tehdit edebilen, tipik olarak fonksiyonel bozukluk ile giden uygunsuz yeme veya yeme ile ilgili davranışlarla karakterize zihinsel bozukluklardır. DSM-V ‘e göre 8 sınıflandırılması olan yeme bozukluklarında sıklıkla anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme ile karşılaşılmaktadır. Beslenme sadece karın doyurmak değil aynı zamanda duygularında ihtiyacı ve sebebi olduğu elzem bir kavramdır.

Yeme Bozuklukları Tedavi Merkezi

Mutluluklarımızı yemek yeme ile taçlandırıyor, üzgün olduğumuzda kendimizi buzdolabının karşısında buluyoruz, sevgilimizden ayrıldığımızda bir kavanoz çikolata alıyoruz elimize, ailemize arkadaşlarımıza karşı öfkemizi kızgınlığımızı yemek yememe ile almaya çalışıyoruz yani duygusal sebeplerle beslenme düzenimize yön veriyoruz. Çünkü yemek yeme isteğimizi tetikleyen en önemli faktör haz duygusudur. Beyin ödül sisteminde belirli davranışlar sergilendiğinde ya da gıdalar tüketildiğinde dopamin ve seratonin hormonlarının salgılanmasını sağlayarak mutluluk duygusu yaratır. Haz ve mutluluk duygusundaki artış, olumsuz duygularda bizi yeme davranışını tekrar etmeye yönlendirir. Duygusal açlık, vücudumuz için gerekli olan faaliyetler için hissettiğimiz açlık değil, duygularımızla başa çıkmak için sinyal verilen beynimizin açlığıdır. Karnımızı doyurmak için değil kendimizi iyi hissetmek için yeriz. Beyin o anda mideyi algılayamaz ve duygulara yoğunlaşır. Öncelikle böyle bir durum varsa bunu kabullenmekle başlayın, çünkü aç olan mideniz değil duygularınızdır.

Aşırı yeme alışkanlığıyla sadece kilo almış olmazsınız aynı zamanda mide ve bağırsaklarınıza da zarar verebilirsiniz. Uzun vadede, yüksek tansiyon; diyabet; safra kesesi rahatsızlıkları; mide yanması, ülser gibi hastalıklar meydana gelebilir. Eğer kendinizi durdurmada güçlük çekiyor, yedikleriniz konusunda pişmanlık hissediyorsanız profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.

Vücudumuzdan salgılanan ve mutluluk hormonu olarak bildiğimiz ‘Serotonin’i almak için çikolata yemek yerine temiz havada bir yürüyüş yaparak da serotonin salınımını artırabilirsiniz. Bunun yanı sıra Serotonin’den zengin yumurta, tavuk, süt, portakal, mandalina ve kakao gibi gıdalardan tüketebilirsiniz. Süt ürünleri, yumurta, kırmızı et, koyu yeşil yapraklı sebzeleri günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz. Ayrıca düşük yağlı diyetler de sinir sistemini olumsuz etkileyebilmekte ve depresyona itebilmektedir. Bu sebeple, öğünlerimizde zeytinyağı, fındık yağı, ceviz, fındık veya badem gibi sağlıklı yağlara yer verirken margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar ise konsantrasyon güçlüğü, uyku problemleri veya halsizlik hissettirebileceği için bunlardan kaçınmaya özen gösterin.

Yeme bozuklukları danışanları için beslenme ve diyetetik bölümü olarak uygulama protokolümüz aşağıdaki gibidir.

  • Danışanın beslenme anamnezi (yeme durumunun değerlendirilmesi, öz ve soy geçmiş, fiziksel sağlık vb.) alınır.
  • Antropometrik ölçümler (boy, kilo, yağ, kas, su oranı, BKI) yapılır.
  • Biyokimyasal bulgular ile besin ihtiyaçlarına göre planlama yapılır.
  • Danışanın değerlendirilmesindeki verilere uygun günlük enerji ve makro-mikro besin öğeleri miktarları hesaplanır.
  • Yeme bozukluğu tanılı danışanın beslenme şekline dâhiliye doktoru ile karar verilir. Oral/enteral/parenteral beslenmeden hastaya uygun seçim yapıldıktan sonra öğün planlaması yapılır. Düzenli yeme alışkanlığı oluşturma ve beslenme sınırlaması, kısıtlaması olmadan diyet yapmayı önleme ilk hedefler arasındadır.
  • Kaçınılan yiyecekler belirlenir. En zordan orta zorluğa varan bir skalada yiyecekler gruplanır. En kolay yenilebilenden başlanarak aşamalı olarak, küçük miktarlar halinde yiyecekler kişinin beslenmesine dahil edilir. Bunları yediğinde çıkarmaması istenir.
  • Haftalık vücut analizi yapılır. Gerekli durumlarda (BKI’si çok düşük hayati tehlikesi olan hastalar, bazal metabolizma hızından daha az enerji alımı vb.) bu sıklıklar artırılır. Seansta tartılma, çıkan kilo ile ilgili yanlış değerlendirmelerin hemen konuşulmasına olanak sağlar. Tartılmaya düzen getirilmesi beden kontrolü davranışını azaltır. Beden ağırlığı sıvı dengesine, bağırsak hareketlerine, menstrüel döneme vb. göre gün içinde ve günden güne doğal değişim gösterir. Sık tartılma bu doğal değişikliklerin yanlış yorumlanmasına neden olur.
  • Yeme bozukluğunda günlük yeme takibi birebir gözlem (mutfak ekibi ve tedavi ekibindeki bodiler ile) ile poliklinik hastalarında beslenme günlüğü ya da online iletişimle yapılır. Daha önce danışana otomatik ve kontrol edilemez gelen yeme davranışı ile farkındalık kazandırarak sorunu kontrol edilebilir bir hale getirilir.
  • Anoreksiya nervoza hastalarında düşük BKI’de kontrollü ağırlık kazanımı için 0,5-1,4 kg/hafta hedefi konur. Hemen hemen her danışan kilo almaktan korkar. Tedavide amaç kişinin yeme davranışı üzerine kontrol geliştirmesidir. Kilo, kas, yağ yüzdesi ile ilgili hayati tehlike söz konusu değil ise yeme alışkanlıkları stabilize olana kadar kilo hedefi koymamak gerekir. Çok düşük kilolu hastalarda ilk hedef kilo kazanımıdır.
  • Yeme bozuklukları danışanları için beslenme eğitimi (ideal kilo aralığı, besinlerin fiziksel ve ruhsal sağlığa etkileri, kusma ve laksatif kullanım davranışlarının fiziksel sonuçları, enerji dengesi, açlığın etkileri, yeterli ve dengeli beslenme konularını içeren) haftalık planlamalar ile verilir.

Midenizi ve duygularınızı aç bırakmayın, tıkınırcasına da doyurmayın. Doğru besinlerle, doğru zamanda, doğru miktarda besleyin ikisini de…

Çocukluk Çağı Beslenmesi

Okul çağı, 6-12 yaş grubunu kapsayan fiziksel, bilişsel, sosyal büyümenin ve gelişmenin hızlandığı, duygusal gelişim hızının arttığı, yaşam boyu sürecek davranışların kazanılmaya başlandığı dönemdir. Bu yüzden yeterli ve dengeli beslenme kadar, iyi geliştirilmiş beslenme alışkanlıkları da edinmek ileride ortaya çıkabilecek beslenme sorunlarını önlemekte ve çocuğun gelişimine katkı sağlamaktadır.

Okul çağı döneminde toplum yaşamına ilk kez bilinçli olarak katılan çocuk; evden aileden farklı bir çevreye alışıyor, beslenme alışkanlıkları gelişiyor, ev dışında arkadaşlarıyla yemek yemeye başlıyor, besin öğesi gereksinimleri artıyor. Yapılan araştırmalar yeterli besin çeşitliliğini sağlayamayan, yanlış beslenme alışkanlıkları kazanan çocukların büyüme ve gelişme hızında azalma, konsantrasyon bozuklukları, öğrenme kapasitesinde azalma ve aktivite hızında azalma gibi hem fiziksel hem de zihinsel yönden geri kaldıklarını göstermektedir. Bu nedenle çocuğun beslenmesinde amaç; normal, sağlıklı büyüme ve gelişme ile olumlu beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasını sağlamaktır.

Çocuklarda beslenme; çocuğun yaşına, cinsiyetine, vücut ağırlığına, fiziksel aktivitesine göre düzenlenmelidir. Okul çocuklarının beslenmesinde; besin çeşitliliğinin sağlanması, sağlıklı vücut ağırlığının korunması, makro besin öğelerinin (karbonhidrat, protein, yağ) dengeli dağılımı, vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması, şeker ve şekerli gıdaların sınırlandırılması temel beslenme ilkeleridir. Bu ilkeler için besin gruplarını inceleyecek olursak;

  1. Süt, peynir ve yoğurt; çocukların güçlü kemiklere, dişlere ve kaslara sahip olması için gerekli olan protein, kalsiyum ve D vitaminini sağlar. Bu gruptan günde 2-3 porsiyon tüketilmelidir.
  2. Et, tavuk, balık, yumurta, kurubaklagil, yağlı tohumlar; güçlü kaslar için gerekli olan proteini, demir, çinko, iyot ve B vitaminlerini sağlar. Bu besinlerden günde 2- 3 porsiyon tüketilmelidir.
  3. Ekmek ve tahıllar; B vitamini, demir, mineral ve posa içerir. İçerdiği yüksek orandaki karbonhidrat sebebi ile çocukların aktiviteleri için gereken enerjiyi sağlarlar. Bu grup besinlerden günde 5-9 porsiyon tüketilmelidir.
  4. Sebzeler; A ve C vitamini, kompleks karbonhidratlar ve posa içerir. Ayrıca belirli miktarlarda B vitaminleri, potasyum, kalsiyum ve diğer mineralleri içerir. Günde 3-4 porsiyon tüketilmelidir.
  5. Meyveler; A ve C vitamini, potasyumu ve diğer mineralleri içerir. Hastalıklara karşı direncin oluşumunda, hücre yenilenmesi, doku onarımı ve deri ve göz sağlığının korunmasında, bilişsel fonksiyonların korunmasında, kemik ve diş sağlığının korunmasında, bağırsakların düzenli çalışmasında etkilidir. Günde 2-3 porsiyon meyve tüketilmelidir.

Gebelikte ve Emzirme Döneminde Beslenme

Gebelik ve emziklilik, doğurganlık çağındaki her kadın için doğal bir olaydır. Bu dönemlerde anne ve bebek sağlığını etkileyen birçok etmen vardır. Bunlar; annenin yaşı (18 yaş altı veya 35 yaş üstü doğumlar), gebelik sayısı/çoğul gebelikler, son iki gebelik arasındaki süre, kronik hastalıklar, ilaç kullanımı, genetik yapı ve en önemlisi yeterli ve dengeli beslenmesidir. Sağlıklı bir toplumun temelini sağlıklı nesiller oluşturmaktadır. Çocukların sağlıklı olarak dünyaya gelmesi için ve gelişimleri için annelerin, gebe ve emziklilik döneminde; bebeğin gelişimi, anne sütünün yapımı/ emzirme, besinlere olan gereksinmelerinin artması ve buna bağlı olarak yeterli ve dengeli beslenmeleri ve sağlıklarını korumaları konusunda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.

Gebelik Döneminde Beslenme

Gebe kadının beslenmesi ile anne karnındaki bebeğin sağlığı arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Anne karnındaki bebeğin bedensel ve zihinsel olarak büyümesi, gelişmesi annenin gebeliği süresince yeterli ve dengeli beslenmesi ile mümkündür.

Gebelik süresince annenin yetersiz ve dengesiz beslenmesi ile bebekte oluşabilecek sorunlar:

  • Zamanından önce, erken doğum (prematüre),
  • Düşük doğum ağırlıklı bebek (doğum ağırlığı 2500g’ın altında olanlar),
  • Bedensel ve zihinsel gelişimi yetersiz bebek doğumları,
  • Artan gereksinimler karşılanamadığı zaman anemi, diş çürükleri, osteomalasi gibi hastalıklar,
  • Gebelerde toksemi görülme riski,
  • Yetersiz protein alımına bağlı ödem,
  • Ölü doğumlardır.

Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu oluşabilecek bu sorunlar; 18 yaş altında (adölesan gebelerde) ve 35 yaş üstündeki kadınlarda, sık aralıklarla (2 yıldan az) gebe kalan ve çoğul gebeliği (ikiz, üçüz) olan kadınlarda daha fazla görülmektedir.

Gebelikte ağırlık kazancının izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Gebe kadın ilk 3 ayda her ay 1 kg, sonraki 6 ayda ise ortalama 1.5-2 kg ağırlık kazanmalıdır. Gebelik süresince toplam ağırlık artışı 9-14 kg olmalıdır. 7 kg’dan az ağırlık kazancı anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokar. Gebelik öncesi anne şişmansa daha az kilo almalıdır. Anneye beslenmenin önemi sürekli anlatılmalıdır. Ayrıca ağırlık kazancı az olduğunda anne sütünün veriminin düşeceği de vurgulanmalıdır.

Gebelik dönemi için genel beslenme önerileri şunlardır:

  • Günde en az 3 lt su içilmelidir.
  • Kafein, alkol, haplar, bazı baharatlar, tatlandırıcılar, kimyasal gıdalardan uzak durulmalıdır.
  • Etiket okunmalıdır (tatlandırıcı ya da MSG – katkı maddelerine bakalım).
  • Dışarda salata tüketilmemelidir.
  • Balıklar iyi temizletilmelidir.
  • Derin dip balıklarından uzak durulmalıdır ağır metallere sahip oldukları için (levrek, kefal, lüfer, barbunya, kalkan, mezgit)
  • Yüzey balıkları tüketilebilir (Hamsi, Marmara denizinin değil, istavrit, uskumru, palamut, yayın, morina, sardalya).
  • Haftada 1-2 defa; sütlü tatlı, dondurma ya da gofret hakkınız olabilir.
  • Küflü pastörize edilmemiş peynirlerden uzak durulmalıdır (listeria bakterisi oluşabilir, erken doğuma yol açabilir).
  • Bitki çayları ve maydanoz rahim kasılmasına neden olur uzak durulmalıdır.
  • Çay, kahve bebekte baş ve boyun anomalilerine sebep olur, sık tüketilmemelidir.
  • Gazlı içecekler ve meyve suları, hem şeker hem de gaz problemi oluşturabilir. Uzak durulmalıdır.
  • Ev yapımı şekersiz komposto ya da meyve suyu tüketilebilir.
  • Çiğ et ve şarküteri ürünleri yasak, düşüğe ve bebeğin beyninde hasarlara yol açabilir.
  • Haftada 1 defa kabak çekirdeği tüketilebilir.

Emzirme Döneminde Beslenme

Emzirme, bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için en uygun beslenme yöntemidir. Anne ile bebeğin sağlığı üzerinde biyolojik ve psikolojik bir etkiye sahiptir. Emzirme sırasındaki enerji ve besin öğeleri ihtiyacı gebelikte olduğundan daha fazladır. Anne gebelikte iyi beslenmişse, ihtiyaçlarını kısmen karşılayabilecek yağ deposuna sahiptir. Bu yağ deposunun kullanılması ile doğumu izleyen ilk haftalarda anne kilo kaybeder. Kişiye özgü beslenme planı ile yeterli ve dengeli beslenmeye emziklik döneminde de devam edilmelidir. Çünkü bir kadının mucizesidir “Anne” olmak… Bir bebeğe de armağandır dünyaya gelir gelmez tanıştığı Anne Sütü…Bebek beslenmesinde tek başına yeterli olan Anne Sütü; A vitamini, çinko, selenyum, protein, IgA gibi zengin içeriğe sahiptir. Emziklilik döneminde süt üretimi için gerekli olan enerji iki kaynaktan sağlanır: 1. Gebelik süresince vücut yağı olarak depolanan enerji, 2. Besin gruplarından gelen enerji. Peki Anne Sütü verimliliğini artırmak için önerilerimiz var mı? Tabi ki, EVET…

    • Sevgi, sabır, özveri,
    • Doğru emzirme tekniği (meme başı ile birlikte bebeğin areolayıda almasını sağlayın),
    • Yeterli sıvı alımı (Su (günde 2.5-3 lt ) , komposto gibi besinler tüketin),
    • Yoğurt (yarım bardakla başlayın, gaz yapmazsa 1 bardak olarak artırın),
    • Süt (gaz yapabilir, kakao gibi şeylerle aramolandırılırsa gaz yapıcı etkisini azaltabilirsiniz),
    • Soğan, sarımsak (gaz yapabilir, dikkatli tüketin), Rezene, Yulaf, Papatya Çayı, Hurma, Pancar, Badem, Fındık, Kimyon, İncir, Kayısı, Tahin, Dereotu, Arpa, Kişniş, Çemen otu gibi besinler Anne sütünü artırır.
    • Çay, kahve süt üretimini azaltır, tüketmemeye özen gösterin.

Ama yine de unutmayın, hiçbir besin mucizevi değildir. Bu özel süreçte kişiye özel programlarla işin uzmanından destek almayı ihmal etmeyin.

Diyabet Beslenmesi

Diyabetes Mellitus; kronik ve progresif seyirli, pankreastan salınan insülin hormonu (kan şekerinin vücutta kullanımını düzenler) salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği, eksikliği sonucunda meydana gelen hiperglisemi ile karakterize karbonhidrat, lipit ve protein metabolizmasının bozulduğu bir hastalıktır.

Diyabetli bireylerde beslenme tedavisi diyabetin kontrol ve yönetiminde temeldir. Diyabetlilerin bakımı; beslenme tedavisi, egzersiz ve ilaç tedavisi arasındaki dengenin sürdürülmesini içerir. Her diyabetli bireyin yemek alışkanlığının ve tercihlerinin kapsamlı bir değerlendirilmesinin yapılması, bireyin beslenme programının düzenlenmesi için gerekli olan bilgiyi sağlayacaktır. Diyabetli bir bireyin diyeti, gereksinmeler açısından, sağlıklı bir insanın diyetinden farklı değildir. En büyük farklılık; Besinin yenildiği zaman, Besinin miktarı, Besinin içeriğidir.

Diyabetli bireyler için genel beslenme önerileri şu şekildedir:

  • Diyabetli bireyin öğün planı çeşitli yiyecekler içermelidir;
    Yeterli ve dengeli beslenme için günde;

    • 6-11 porsiyon tahıl grubu
    • 2-3 porsiyon et grubu
    • 3-5 porsiyon sebze grubu
    • 2-4 porsiyon meyve grubu
    • 2-3 porsiyon süt grubu
    • 2 porsiyon yağ grubu seçilebilir.
  • 3 ana 3 ara öğünün uygun zaman dilimleri içinde ve her gün yaklaşık aynı saatte olması önemlidir.
  • Kızartma yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
  • Sebze, Kurubaklagil, tam tahıl ve salata tüketimi ile diyetinizin posa içeriğini artırılmalıdır.
  • Kavun, karpuz, üzüm, incir, kuru kayısı, kayısı, muz, mısır, havuç, bezelye, pirinç gibi glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçınılmalıdır.
  • Tam tahıllı, çavdar gibi ekmekler tercih edilmelidir.
  • Bal, reçel, meyve suyu tüketilmemelidir.
  • Ara öğünlerde meyve varsa yanına süt, yoğurt, ayran veya ceviz, badem gibi yağlı tohumlar tercih edilmelidir.
  • Tuz alımı kısıtlanmalıdır.
  • Çay, kahve, ıhlamur, bitki çaylar (tatlandırıcı ile), diyet kola, diyet light gazoz, soda ve maden suyu içilebilir.
  • Alkol alımı sınırlandırılmalıdır. Hipoglisemi nedeni ile aç karnına ve tek başına alkol alınmamalıdır.
  • İdeal kilonuzda kalın değil iseniz ulaşın, ideal kiloda insülin vücut ihtiyacını karşılayacak ve kan glukoz düzeyinizi normal düzeylerde kalacaktır.

Her program kişiye özel olmalıdır o yüzden beslenmenize diyet uzmanınızla yön verin, sağlıkla kalın…

Mide ve Bağırsak Hastalarına Özel Beslenme

Sindirim sistemimizi oluşturan, sindirim, emilim, ekskresyon fonksiyonlarının gerçekleştiği mide ve bağırsaklarımızın sağlıklı olması ya da var olan hastalığın iyileştirilmesi de besinlerden beslenmeden geçmektedir. Şişkinlik, hazımsızlık, kabızlık, diyare, dumping sendromu, bulantı, kusma, ülser, reflü ve gastrit gibi rahatsızlıkların uzun süre devam etmesi, fonksiyonel sindirim sistemi rahatsızlıklarını gösterir. Neredeyse her üç kişiden birinde görünen bu mide ve bağırsak hastalıklarında; işlenmiş gıdalar yerine doğal gıdalar tüketmek, probiyotik besinlere yer vermek (kefir vb) , az az ve sık sık beslenmek, asitli içecek tüketmemek, bireyin vücudunu dinleyerek hangi besinlere(süt, brokoli vb) intoleransı olduğuna dikkat ederek, küçük lokmalar şeklinde ve daha çok çiğneyerek yemek,yemeği çok sıcak veya soğuk tüketmemek gibi beslenme değişiklikleriyle kişiye özel bir beslenme programları ile tedavi edilebilmektedir.

Yatan Hasta Beslenme ve Diyet Hizmetleri

  • Yatan hasta beslenme ve diyet bölümü; dengesiz beslenme sonucu oluşabilecek hastalıkları önlemek amacıyla koruyucu sağlık hizmeti, var olan hastalıklarda hastalığa özgü beslenme programı ile hastalığın tedavi edilmesi ve/veya hastalığın seyrinin iyileştirilmesi, hastanemizde tedavi gören hastalarımızın tedavi süreçlerini destekleyecek ve kapsamlı tedavilerde bireye özgü enteral ve parenteral nütrisyon gibi özel beslenme ihtiyaçlarını gidermek amacıyla hizmet vermektedir.
  • Hastane bünyesinde yerinde üretim yaparak diyetisyen kontrolünde yemeklerin doğru ve hijyenik şartlarda hazırlanmasını sağlayarak yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlandığı profesyonel hizmet sunmaktadır.
  • Yatan her hasta ilk 24 saat içinde “Nütrisyon Değerlendirme Risk Formu” ile diyetisyen tarafından değerlendirilir.
  • Değerlendirme sonucuna göre hastanın beslenme yoluna, rejimine ve diyetine karar verilir. Diyetisyen tarafından hastanın beslenme tedavi programı oluşturulur. Mutfak ve Multidsipliner ekip bilgilendirilir.
  • Diyetisyen belirlenen beslenme tedavisi içerisinde yer alacak menülerin hazırlanması ve bu menülerin hastalara ulaşmasına kadar geçen süre içindeki tüm kontrolleri yapar.
  • Diyetisyen değerlendirdiği hastaya ve / veya ailesine özel diyeti ile ilgili gerekli bilgilendirmeyi yapar, beslenme eğitimi verir ve hastanın sorularını yanıtlar.
  • Oral alımı hekimi-diyetisyeni tarafından belirlenmiş olmakla birlikte kişisel ve dinsel tercihler nedeniyle (vejeteryan olma, yemek seçme, zayıflama gibi) aldıkları besinler farklılık gösterebilir. Bu nedenle hasta diyetisyen iş birliği ile “özel menü” oluşturulur. Mutfak tarafından hazırlanan özel menü hastaya sunulur.
  • Yeme bozuklukları vakalarında beslenme öyküsü alınarak hastanın yemek menüsü fizyolojik ve psikolojik tüm durumlar dikkate alınarak diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanır. Haftalık olarak kişiye özel bu programlar revize edilir.
  • Yeme bozuklukları hastalarında yeme takibi diyetisyen tarafından yapılır, günlük enerji alımı hesaplanır. Haftalık gerektiğinde daha sık aralıklarla vücut analizi yapılır.
  • Yeme bozuklukları hastalarında birebir diyetisyen görüşmesi yapılır.
  • Takip edilmesi gerekli görülen, zayıflama diyetleri, malnütrisyon ya da hastanın kendi talebi üzerine vücut analizi diyetisyen tarafından yapılır.
  • Hasta taburcu olurken istenen diyet konsültasyonu doğrultusunda hasta için özel hazırlanan diyet listesi ve ihtiyacı olan kişiye özel beslenme programı diyetisyen tarafından hazırlanır, hastaya anlatılarak verilir.

Bu sayfadaki bilgiler Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.

Randevu Talep Edin

      This will close in 20 seconds

      Hemen Ara

       
      Hemen Ara  

      WhatsApp

       
      WhatsApp  

      Randevu Talebi

       
      Randevu Talebi  

      Uzmana Sorun

       
      Uzmana Sorun  
      HIZLI RANDEVU TALEP ET

        X
        RANDEVU TALEBİ LABORATUVAR SONUÇLARI