Günümüzde sağlıklı beslenme kavramı ile sık sık karşılaşıyoruz. Zaman zaman sağlıklı beslenme alışkanlıkları gözümüzü korkutsa da Uzman Diyestisyen Yeşim Nurdan Özkorucuklu sağlıklı beslenmenin hayatımızda bir anlık heves olmaması gerektiğini ve düşünülenin aksine zor olmadığını belirtiyor.
Modern çağın stresli ve bir o kadar da hızlı yaşandığını göz önüne alırsak sağlığımızı koruyabilmek için sağlıklı beslenme hayatımızda dikkat etmemiz gereken en önemli konulardan biri. Uzmanlarımızdan Uzman Diyetisyen Yeşim Nurdan Özkorucuklu, sağlıklı beslenme deyince gözümüz korksa da, aklımıza yasaklar gelse de yapmamız gereken şeyin aslında yeterli ve dengeli beslenme olduğunu belirtiyor. Özkorucuklu’ya göre sağlıklı beslenmeyi kilo vermek ya da almak istediğimiz zamanlarda uygulamamalı, hayatımızın her döneminde alışkanlık haline getirmeliyiz.
Aceleci Davranmak Kısır Döngüye Neden Oluyor
Yeme alışkanlıklarında sağlıklı bir düzene geçilmediği takdirde kısır bir döngüye girildiğini belirten Uzman Diyetisyen Yeşim Nurdan Özkorucuklu, bireylerin kilo verme isteği ile birlikte sonuca ulaşmak için aceleci davrandıklarını ve bu durumun uzun vadeli bir çözümden uzaklaştırdığını belirtiyor. Özkorucuklu şöyle devam ediyor: “Kilo verme sürecinde kimileri çok kısıtlayıcı (kalorisi çok düşük) diyetler uygulayarak hızlı sonuçlar elde etmek istiyor fakat hayatımızdan ekmeği, şekeri, çikolatayı kilo verme hedefi ile çıkardığımızda ideal kiloya ulaşınca o besini yeme isteğimiz bir öncekinden daha fazla olabiliyor. Yani sadece bir anlığına kilo vermiş oluyoruz.”
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile kısıtlayıcı diyetler yapmak yerine düzenli bir şekilde ideal kilonuza ulaşabilirsiniz.
Duygusal Açlık Sağlıklı Beslenmenin Önüne Geçebiliyor
Duygusal açlığın da sağlıklı beslenmenin önüne geçtiğini belirten Uzman Diyetisyen Özkorucuklu, duygusal olarak iyi hissetmek adına sağlıksız ürünler tüketildiğini bunun da alışkanlık haline getirilmesi gereken sağlıklı beslenmenin önüne geçtiğini söylüyor. Özkorucuklu şöyle devam ediyor: “Beslenme sadece karın doyurmak değil aynı zamanda duyguların ihtiyacı ve sebebi olduğu elzem bir kavramdır. Mutluluklarımızı yemek yeme ile taçlandırıyor, üzgün olduğumuzda kendimizi buzdolabının karşısında buluyoruz, yani duygusal sebeplerle beslenme düzenimize yön veriyoruz. Bu durum uzun vadede; yüksek tansiyon, diyabet, safra kesesi rahatsızlıkları, mide yanması, ülser gibi hastalıklara neden olabilir. Örneğin, mutluluk hormonu olarak bildiğimiz “Serotonin” hormonunu almak için çikolata yemek yerine temiz havada yürüyüş yaparak da serotonin salınımını artırabilirsiniz. Bunun yanı sıra serotoninden zengin yumurta, tavuk, süt, portakal, mandalina ve kakao gibi gıdalardan tüketebilirsiniz. Süt ürünleri, yumurta, kırmızı et, koyu yeşil yapraklı sebzeleri günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz. Ayrıca düşük yağlı diyetler de sinir sistemini olumsuz etkileyebilmekte ve depresyona itebilmektedir. Bu sebeple, öğünlerinizde zeytinyağı, fındık yağı gibi sağlıklı yağlara yer verirken margarin ve tereyağı gibi konsantrasyon güçlüğü, uyku problemleri veya halsizlik hissettiren doymuş yağlardan kaçınabilirsiniz.”