Bağımlılık tedavisi sırasında kişiler bağımlı olduğu madde ya da davranışa dair rüyalar görebilmektedir. Özellikle de alkol ve madde kullanan kişilerde bu kimyasalları kullandıklarını gördükleri rüyalar oldukça yaygındır. Bu rüyalar karşısında kişiler yoğun bir endişe duyabilir, tekrar aynı döngüye düşeceklerini düşünüp strese girebilir ya da rüyanın rehavetine kapılıp haz peşinden koşabilir.
Ayıklık ya da iyileşme dönemine uzun zaman önce geçmiş bir bağımlının dahi rüyasında madde kullanımına dönük oldukça canlı rüyalar görmesi mümkündür. Bu durum tedavi açısından normal kabul edilir ve tek başına kişinin yeniden madde kullanacağına delalet etmez. Ancak yaşamsal stres kaynakları, bağımlı olunan maddeyi hatırlatacak kişilerle görüşme ya da ortamlarda bulunma vb. durumlar kişide eskiye dönmeye dönük o bilindik kaygıları yaratabilir ya da hepsi bir arada aşermeyi* (craving) tetikleyebilir.
İyileşmeye dönük motivasyonu yüksek kişiler, geçmiş madde kullanımları üzerine düşündüklerinde tekrar aynı bağımlılık döngüsüne girmek istemediklerini bilir ve ayıklığı sürdürmeye uygun bir yaşam kurma hedefiyle hareket eder. Buna rağmen, kişi için tekrar kullanma ihtimali “asla” denebilecek bir katılıkta olsa da, ayık yaşam kurallarına yeterli özen gösterilmediğinde özellikle de stresli dönemlerde nükse dair bir risk bulunmaktadır. Bağımlılık hastalığı bu noktada şeker ya da tansiyon hastalıklarıyla benzerlik taşır; yaşam boyu dikkat gerektirir.
Ayıklık sürecindeki bağımlı kişi, fiziksel yoksunluğu uzun bir süre önce atlatmış olsa da belleğindeki madde kullanımına dair depolanmış anıların bir kısmı haz üzerine olduğundan, belleği kişiye bir nevi ihanet ederek o hazza tekrar ulaşabilmesi için hatırlatıcı görev üstlenebilir. Maddeyi aşermenin ihtimalinin dahi kişi için yoğun kaygı yarattığı ve kabul edilemez olduğu böyle durumlarda biliçdışı devreye girebilir ve rüyalar yoluyla bu istek karşılanabilir. Bu aslında kişi için bir yanıyla oldukça koruyucudur; kişiyi rüya yoluyla doyuma ulaştırarak gerçek yaşamda nüks etme ihtimalinden uzaklaştırabilir. Buna ek olarak, kişi rüya sonrası yaşadığı kaygı ile riskli ortamlarda bulunmamaya dair daha da hassas bir dikkat geliştirebilir.
Bir rüyanın tedavi ve ayıklık süreci açısında koruyucu mu, yoksa tekrar kullanım sürecine kişiyi itebilecek bir aşerme belirtisi mi olduğunu anlamak için rüya sırasında ve sonrasında duygular oldukça önemlidir:
Eğer iyileşmekte olan bağımlı gördüğü rüya sonrasında uzun süredir yaşamadığı bir deneyime karşı özlem duygusu hissediyor ve içinde heyecan kıpırtısı duyarak rüyanın gerçek olmuş olmasını hayal ederken kendini buluyorsa; bu kişi için gördüğü rüyanın nüks ihtimalini arttırabilecek bir işlev gördüğü düşünülebilir.
Eğer ki iyileşmekte olan bağımlı gördüğü rüyanın üzerine kaygı duyuyor, hayaller kurmak yerine bunun bir rüya olduğunu kendine hatırlatarak tekrar tetiklenmemek adına tedavi protokollerine daha da sıkı sıkıya sarılıyorsa; bu kişi için gördüğü rüyanın nüks ihtimali oluşturmasının daha düşük bir olasılık olduğu kabul edilebilir. Hatta rüyanın koruyucu niteliğinden behsedilebilir.
Tüm bu bilgiler ışığında, bağımlılık tedavisinin her aşamasında duygularının ve düşüncelerinin farkında olmak ve ihtiyaçlarını sağlıklı yollarla karşılayabilme konusunda istekli olmak; rüyalar gibi kişi açısından kontrolü mümkün olmayan durumlarda koruyucu bir kalkan görevi üstlenmektedir.