Çocuklarda Yeme Davranış Bozuklukları ve İştahsızlık İçin Öneriler

İştah, yiyeceklerin istekle ve zevkle yenmesi ya da yiyeceklere karşı duyulan bilinçli veya bilinçsiz bir istektir. İştahsızlık ise, besini alma ya da yemek yeme konusunda bireyin isteksiz olması halidir.

Kişisel, ailevi, ekonomik, çevresel ve sosyo-kültürel faktörler, iştahı olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir. Daha önceki deneyimler, besinin görünümü, kokusu, hatta besin hakkında konuşulması bile iştahı etkileyen faktörlerdendir.

Çocuklarda İştahsızlık Ne Zaman Sorundur?

Beslenme yetersizliğine bağlı bir sağlık sorunu ortaya çıktığında, Anemi gelişmesi.

Büyüme-gelişme durumunun olumsuz etkilenmesi halinde:

  • Son 1-2 ay içinde vücut ağırlığının 1 ya da daha fazla persentil düşmesi,
  • Vücut ağırlığının yaşa ve cinse göre 2 SD altında olması,
  • Vücut ağırlığının yaşa göre ideal ağırlığın % 80’inden daha az olması,
  • İştahsızlığın endişe edilmesi gereken bir durum olduğunu gösterir.

Çocuklarda İştahsızlık Tedavisi

İştahsızlık tedavisi; doktor, diyetisyen, psikolog, konuşma terapisti gibi meslekleri içeren multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Çoğunlukla da doktor, diyetisyen ve psikolog üçlüsü ile sorun çözülmeye çalışılır.

2 aşamalı yürütülür:

  • Beslenme Davranışına İlişkin Tedavi
  • Beslenmenin İçeriğine İlişkin Tedavi

Çocuğunuzun Beslenme Davranışını Düzenlemeniz İçin Öneriler

  1. Birçok anne-baba çocuklarının ağırlık kazancı ve besin gereksinimleri konusunda gerçekçi olmayan beklentiler içindedirler. Çocuklarının yediklerini ve gelişimlerini, yakın çevrelerindeki çocukların yedikleri ve gelişimleri ile karşılaştırırlar. Oysa her çocuk genetik, metabolik ve çevresel özellikleriyle kendine özgüdür. Anne-babalar çocuklarının ilk 1 yılda 6 kg, sonraki (okul öncesi) yıllarda ise yılda ortalama 2 kg şeklinde kilo alacakları ve bu hızlı gelişmeyi izleyen bebeklik döneminden sonra, besin alımlarının önemli ölçüde değişmeyeceği konusunda bilgilendirilir.
  2. Pek çok çocuk bir şeyler içmeyi, yemeğe tercih eder ve kolayca doygunluk hissi duyar. Bu nedenle süt, meyve suyu, su, kola, çay gibi içeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmelidir. Böyle çocukların ailelerine, yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında çocuklarının sıvı alımını sınırlamaları önerilir. Çocuk halen biberon ile sıvı alıyorsa, biberon bardakla değiştirilmeye çalışılır. Böylece çocuğun sıvı alımı kendiliğinden azalır.
  3. Fazla miktarda tüketen çocuklarda iştahsızlık dışında, anemi ve konstipasyon (kabızlık) gibi sorunlar da görülebilir. Çocuklar için günde 2 su bardağı süt yeterlidir. Aileler çocuklarının yeterli miktarda süt almadığı konusunda endişeye kapılmamalıdır.
  4. Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı çeşitte besinler sunulmalıdır.
  5. Yemek saatlerinin, yani öğünlerin düzenli olmasına özen gösterilmelidir.
  6. Yemek için yeterli zaman ayrılmalıdır, ancak yarım saatten fazla uzamasına izin verilmemelidir.
  7. Porsiyonları annenin kendi ölçüsüne göre değil, çocuğun gereksinimine göre ayarlanmalıdır.
  8. Çocukların otonomileri gelişmemiştir. Yemek sırasında televizyon izleyen, çizgi film seyreden çocukların dikkatlerinin kolayca dağıldığı ve az yedikleri bildirilmektedir. Bu nedenle çocukların yemek sırasında televizyon, video gibi araçlardan uzak tutulmaları, en önemlisi mutfakta bu araçların bulunmaması önerilir.
  9. Öğünde verilen besin reddedildiyse, tamamen farklı bir besin denenir. Onun da reddedilmesi halinde, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmeden beklenmelidir.
  10. Öğünlerin küçük porsiyonlar şeklinde olmasına dikkat edilir. Aksi halde bir sonraki ana öğünün yenmesi engellenir.
  11. Herhangi bir nedenle ödül olarak şekerli ve tatlı türünden besinlerin verilmemesine özen gösterilmelidir.
  12. Yiyecekler çocukların kolay yiyebileceği türden hazırlanır ve çocuklar elle yenilen besinleri tüketmeye daha yatkındırlar. Bu yüzden bu besinler tercih edilmelidir. (Örneğin küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekillenmiş köfte, karikatürize edilmiş kurabiye, kek gibi.)
  13. Çocuklar söyleneni, anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle anne-baba veya çocuğun bakımından sorumlu diğer kişilerin olumlu ve tutarlı yeme davranışı içinde olmaları gerekir.
  14. Çocuğun yemeğine daha fazla zaman ayırma düşüncesi ya da ev halkı olarak yemeği daha rahat yiyebilmek için, çocuğu tek başına önden yedirmek, çocuğun yalnız kalmasına, izole olmasına neden olduğu gibi yemeğin de sosyal bir olaydan çok bir zorunluluk olarak algılanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle çocukların yalnız değil, aile ile birlikte yemek yemeleri önerilir.
  15. Grup halinde yaşıtlarıyla yemek ya da arkadaşının evinde, restoranda, piknikte yemek, özellikle seçici çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcı olur.
  16. Benzer şekilde yuvaya, anaokuluna giden çocukların akran etkisi ve taklit yöntemiyle kısa sürede olumlu beslenme davranışı geliştirdikleri bilinmektedir. Bu nedenle iştahsız, seçici, blendirize edilmiş kıvamda yiyen, başkaları tarafından yedirilen çocukların yuvaya gönderilmeleri önerilir.
  17. Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme çocukluk döneminde görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum, çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Giyeceği çorabı, gömleği seçebileceği gibi, besinini de seçebilir. Örneğin, iki çeşit sebze yemeği yapılarak çocuğa seçme hakkı sunulduğunda çocuk özgürlüğü kendisinde sandığı için birini seçip yer, böylece kendi açısından seçim yapmış olur ve sizin açınızdan da sebze yemeğini reddetmemiş olur.
  18. Reddetme durumunda, çocuğu zorlamak doğru değildir. Böyle bir davranış sorunu kötüleştirir. Ancak reddedilen besinin unutulmaması, bir süre sonra tekrar denenmesi gerekir.
  19. Hastalıklar, çocuğun yemek saatlerinde nazlanmasına neden olur. Böyle durumlarda çocuğun isteklerini dikkate almak ve alışık olduğu besini vermek en uygun yoldur. Hasta bir çocuk bütün gün meyve suyu/süt içebilir ya da bütün gün muhallebi/makarna yiyebilir. Çocuğu yemek yemeye zorlamanın hiçbir yararı yoktur. Ancak hastalık geçtikten sonra hızlı ve kararlı bir biçimde normal beslenme programına dönülmesi gerekir.
  20. Yemek saatlerinin çocuğun gününün hoş bir bölümü olmasına özen gösterilir. Yemek sırasında anne-baba tartışması, günlük işlerin ya da sorunların konuşulması, çocuğun masada yalnız kalmasına neden olur. Böyle bir durumda çocuk araya girerek, sesini yükselterek, yemeğini dökerek ve bunun gibi davranışlarda bulunarak ilgi çekmeye çalışır. Durumun devam etmesi halinde, masaya oturmakta isteksiz davranır. Bu duruma yol açmamak için yemek saatlerinde mümkün olduğunca çocuğun da ilgisini çekecek konulardan bahsedilmesi gerekmektedir.
  21. Yemek masasında çocuğun ilgisini çekecek motifte masa örtüsü, tabak, bardak vb bulunmasının yemek saatlerinin zevkli geçmesine yardımcı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca çocuğun kendi tabağını, çatalını, kaşığını masaya kendi götürmesi çocuğu yemeğe motive eder.
  22. 22- Reddedilen besinlerle alternatifler kullanılabilir. Örneğin, balık sevmeyen bir çocuğa makarna ve balık birlikte verildiğinde tüketim kolaylaşır veya tüketmediği bir besini fark etmeden sevdiği bir besinin içine karıştırılarak tüketmesi sağlanmalıdır.
  23. Yemek yememek çocuğun seçtiği bir davranıştır. Aç kalmak da onun tercihi. Yemek istemiyorsa, yemesi için baskı yapılmamalıdır. Sabaha kadar aç kalmasına izin verilmelidir. Böylece çocuk kendi davranışının sonuçlarına katlanmayı ve yemek saatlerine uymayı öğrenir.
  24. Çocuk yemek yemeden sofradan kalkarsa, kesinlikle o öğün içinde ona ek abur cubur gıdalar vermeyin.
  25. Yemek saatinde çocuk sofraya çağrılmalı, yiyebileceği kadar yemek önüne koyulduktan sonra, kesinlikle iki üç kereden fazla yemek yeme konusunda ısrar edilmemelidir.

    This will close in 20 seconds

    Hemen Ara

     
    Hemen Ara  

    WhatsApp

     
    WhatsApp  

    Randevu Talebi

     
    Randevu Talebi  

    Uzmana Sorun

     
    Uzmana Sorun  
    HIZLI RANDEVU TALEP ET

      X
      RANDEVU TALEBİ LABORATUVAR SONUÇLARI