Müzik zaman zaman bize bir neşe kaynağı, kendimizi daha huzurlu, sakin ve mutlu hissetmemize yarayan bir araç. Peki, üzgünken bu durumumuza neden hüzünlü müzikler eşlik etmekte?
Limerick Üniversitesi’nde Van Del Tol ve Edwards tarafından yapılan çalışma bu konuya ışık tutmakta. Bu çalışmada çoğu İrlanda’dan olmak üzere Almanya, Hollanda, Amerika ve İspanya’dan yaşları 18 ile 60 arasında değişen, 30’u kadın toplam 65 katılımcı yer almakta. Kişilerin hayatlarının herhangi bir döneminde yaşadıkları olumsuz bir deneyim sonucunda hüzünlü müzikleri tercih etme sebepleri araştırmanın özünü oluşturmaktadır.
Yapılan araştırmanın sonuçları katılımcıların verdikleri cevaplar doğrultusunda iki temel başlıkta toplanmaktadır; müzik seçerken izledikleri stratejileri ve uygulanan bu stratejinin yerine getirdiği görev.
Müzik seçiminde izlenilen stratejiye baktığımızda ilk olarak müzikle kurulan bağ görülmekte. Bazı katılımcılar o anki duygudurumlarını göz önünde bulundurarak müzik seçimlerini yaptıklarını ifade etmekte. Bir katılımcının bu bağı şu şekilde anlattığını görebiliriz: “Şarkıyı söyleyen kişi benim yaşadığıma benzer bir durumda. Herhangi biri mutsuz hissetmenin ne anlama geldiğini melodinin hüznünden ve hassasiyetinden anlayabilir.”
Bir diğer stratejide seçilen müziğin anıları tetiklemesiyle ilgili olduğu gözükmekte. Belirli yerler ya da belirli kişilerle o zamana ait anılar hüzünlü müzikleri tercih etmede birer etken olarak karşımıza çıkmakta. Bazen ise müziğin kendisinin direk olarak o kişiyi hatırlattıklarını görebilmekteyiz. “Bu müziği seçme nedenim bana ailemi hatırlatması ve onların yasını tutmam. Onlarla paylaştığım anılar aklıma geliyor. Bu her ne kadar üzücü olsa da yas tutmamda bana yardımcı oluyor.”
Diğer katılımcılar ise hüzünlü müzikleri seçme nedenleri olarak müziğin estetik değerine vurguda bulunmakta. Kişiler kendilerine üzücü anıları hatırlatmasından ya da olumsuz duygularını öne çıkartmasından ziyade müziğin kendisinin ve kompozisyonunun güzelliğine değinmektedirler.
Son stratejide müziğin verdiği mesaj ortaya konmaktadır. Bir katılımcı bu durumu şöyle ifade ediyor: “Müzik ne kadar hüzünlü olsa da aslında sözlerine bakıldığında umut mesajı vermekte.”
Hüzünlü müzikleri seçerken uygulanan stratejilerin yerine getirdiği görevlere baktığımızda ise öncelikle, duyguları yeniden yaşamak görülmekte. Katılımcıların birçoğu şeçtikleri hüzünlü müziklerin o anki duygularına temas ettiğinden ve duygularını açığa vurabildiklerinden bahsetmekte. Örneğin katılımcılardan birinin ifadesine göre: “Bu müzikler ihtiyacım olan tüm hüzünlü duyguları hissetmeme olanak sağlıyor. Müzik sayesinde kendi kendime şifa bulabiliyorum.”
Müziğin bir diğer işlevinin bilişsel temelli olduğu sunulmakta. Bu alanda düşüncelerin daha berrak ve kapsayıcı olması, duyguları anlamlandırmada olanak sunmasından bahsedilmekte. Bir katılımcıya göre bu alanda şu ifadeye yer verilmekte: “Beni sakinleştirmesi ve yeniden sağlıklı düşünebilmem için bu müzikleri seçiyorum.”
Katılımcıların bir kısmı ise hüzünlü müzikleri kendilerine ve acılarına eşlik eden birer arkadaş olarak gördüklerini ifade etmekte. Katılımcılardan birine göre: “Eğer müziği/şarkı sözlerini gerçek bir insanmış gibi düşünürseniz sözlerde anlayış, dostluk, huzur, güven bulabilirsiniz. Böylece, müzik sizin en iyi arkadaşınız ve hatta ruh eşiniz olabilir.”
Sevdiklerimizi kendimize yakın hissetmekle ilişkili olarak, katılımcıların cevapları doğrultusunda, anıları anımsatması, duyguları güçlendirmesi ve sosyal bağlarımız hüzünlü müzik seçimindeki diğer işlevlerini oluşturmaktadır. Ancak bazı katılımcılara göre hüzünlü müzikleri tercih etmek zihin dağıtmak olarak da belirtilmekte. Müziğin sessizliği bozarak kişinin kendini olumsuz duygulardan bir nebze de olsa uzaklaştırmasına olanak sunduğundan bahsedilmekte. Katılımcının ifadesinden bir örnek olarak: “Hayatta iniş çıkışlara maruz kalıyoruz. Çıkışlar olduğunda hayat daha kolay fakat inişler olduğunda müzik bir kaçış sağlamakta.”
Siz de kendinizi üzgün hissettiğinizde hüzünlü müzikler dinlemeyi tercih eder misiniz? Bütün bu sonuçlar karşısında sizin için de benzer durumlar söz konusu oluyor mu?