Şubat ayına yaklaştığımız şu günlerde pek çok kişi için bu aynı zamanda Sevgililer Günü demek. Bir sürü özel gün var ancak Sevgililer Günü diğerlerinden bir yönde farklılaşıyor. Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün, “Sevgililer Günü, partnerler arasında özel bir anlam yüklenmesi ve kutlanması gereken bir zorunluluğa dönüşebiliyor. Bir partner bugüne dair haftalar belki aylar öncesinden plan yapmaya başlarken diğer partner için bugün diğerlerinden farksız olabiliyor ve özel bir çaba gerektirmeyebiliyor. Partnerler arasındaki güne yüklenen anlam ve beklentiler arasındaki fark açıldıkça çatışma riski de artıyor. Bu farklılığın oluşmasında kişilerin sadece bu güne değil; sevmeye, sevilmeye ve ilişkilere dair farklı anlamlandırmaları da yatıyor olabilir” diyor.
Sevgililer Günü’nde Beklentiler Normal Mi?
Romantik ilişkiyi genellikle özel hediyeler ve iltifatlar almak olarak tanımlayan birinin bu özel günde beklentisi daha fazlası olacaktır. Sevgi dili temas ya da birlikte güzel vakit geçirmek olan biri ise buna diğer günlerde de sahip olduğu için Sevgililer Günü bunları daha çok yapmak için bir neden olarak görmeyebilir. Bu durumda beklentisi karşılanmayan partner diğer partnerin bugüne dair yorumunu ilgisizlik olarak görebilir ve kendini değersiz hissedebilir. Aynı zamanda konuyu sevgililer günü özelinde değerlendirmekte zorlanıp, partnerinin kendini yeterince sevmediğini düşünebilir. Bunun sonucunda ise çiftlerin tartışma konusu Sevgililer Günü ile sınırlı kalmayıp partnerler ilişkinin bütünü hakkında konuşmak ve sınanmak zorunda da kalabiliyor. Bu farklar sonucunda anlaşmazlık yaşanması kaçınılmaz olabilir. Tıpkı çiftler arasında istek ve ihtiyaçların uyuşmadığı diğer konularda olduğu gibi. Partnerler tatili nerede yapacakları, çocuklarını hangi okula gönderecekleri ya da akşam ne yiyecekleri hakkında da anlaşmazlık yaşayabilirler.
Toplumda ve kültürde de yer edinmiş, özel ilan edilen bir gün hakkında fikir ve beklenti farklılıkları olması çok anlaşılır olacaktır.
Bu çatışmanın anlaşılır ve bir noktada beklendik olması işleri bir noktaya kadar kolaylaştırır. Bugüne dair beklentilerin ilişkilere verdiği büyük zararlar da söz konusu olabilmekte. Peki bu noktada ne yapmalı?
Yapılan bir araştırmaya göre çiftlerin arasında yaşanan çatışmaların %67’sinin aslında çözümü yok.
Yani partnerler mümkün olmayan bir şey için birbirlerini ikna etmeye ve çözüm bulmaya çalıştıklarında yalnızca boşa enerji kaybı ve yorgunluk yaşıyorlar. Bu noktada uzlaşmaya vurgu yapıyoruz. Uzlaşma fikri somut, geçerli bir çözüm bulma fikri kadar cezbedici ve konforlu gelmeyebilir. Ancak ilişki çoğu zaman iki tarafın da somut olarak bu denli memnun olmuş hissetmesi için zor bir yerdir. Uzlaşmada ise çiftler istediklerini tam anlamıyla elde etmemiş olabilir ancak sağlıklı bir çatışma yönetimi ile kendilerini anlaşılmış hissedebilirler. Anlaşılmış hissetme ve şefkat hissinin ise kişiler için çoğu zaman tam memnuniyet halinin önüne geçmesi mümkün. Bunun sağlanması için özellikle partnerlerinin birbirlerinin sevgi dilini keşfetmesi ve öğrenmesi anlamlı olacaktır. Farklı iki aile yapısından, geçmiş yaşantılardan ve gen aktarımından gelen iki ayrı dünyanın sırf söz konusu sevgi diye tüm farkılıklarının sıfırlanması olanaksızdır. Çiftler ile çalışmalar yapan ünlü yazar Gary Chapman farklı sevgi ifade etme davranışlarını beş kategoride ele almıştır: fiziksel temas, hediye alma, hizmet eylemleri, onay ve iltifat sözleri ile birlikte kaliteli vakit geçirme. Kişinin sevgi dili bu kategorilerden birkaçına denk düşebilir ve partnerinden bu doğrultuda beklentilere girebilir. Ancak partnerinin sevgi dili diğer kategorilerden birine dahil olabilir ve onun partnerinden beklentileri de farklılaşabilir. Bu durumda ilişkide beklentiye girerken, partnerimizin sevgi davranışlarını belki öfke, belki hayal kırıklığı, belki de merak duygularını yanımıza alarak deşifre etmemiz ilişkimizin ve böylece kendimizin yararına olacaktır. Sevgililer Günü özelinde de kendi beklentilerimizi partnerimizin sevgi davranışlarına göre şekillendirmek hayal kırıklıklarını azaltmaya yardımcı olacaktır. Bununla birlikte partnerler arasında diğer her şey gibi bu beklentiler de konuşulabilir olmalıdır. Çözümü olmayan konularda uzlaşma sağlanması ancak şeffaflık ve samimiyetle mümkündür. Eğer partnerlerden biri için bugünü kutlamak gerçekten çok anlamlı ise bunu karşı tarafa iletebilmelidir. Partneri de bu isteği karşılayıp karşılayamayacağı ve kendi istekleri hakkında açık yüreklilikle konuştuğunda çiftlere kendilerini değersiz ya da yetersiz hissettirecek bir bağlam da oluşmayacaktır.