Bir hastalık probleminiz olduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman bu hastalık, yüksek ihtimalle bir dahiliye hastalığı (İç hastalıkları) olabilir. Çünkü; toplum tarafından bilinen birçok hastalık, dahiliye tıbbi branşının merceği altında tedavi edilir. Bu nedenle dahiliye hastalıklarını, tanı ve tedavi süreçlerini bilmek önemlidir.
İçindekiler
- 1 Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Nedir?
- 2 Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Nelerdir?
- 3 Dahiliye Hastalıklarının (İç Hastalıklarının) Belirtileri Nelerdir?
- 4 Dahiliye Hastalıklarının (İç Hastalıklarının) Tanısı Nasıl Konulur?
- 5 Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Nasıl Tedavi Edilir?
- 6 Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Tedavi Edilmezse Ne Olur?
- 7 Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Olan Kişi ve Ailesine Öneriler
- 8 Randevu Talep Edin
Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Nedir?
Dahiliye hastalıkları, iç organ hastalıklarının ortaya çıkış nedenlerini inceleyen, temel hastalıkların gelişim mekanizmaları, iç organ hastalıklarının teşhis yöntemleri ve ameliyatsız tedavi yöntemlerini araştıran bir bilim alanıdır. Bu alan ile ilgilenen dahiliye hekimleri; vitamin eksikliklerine bağlı kansızlıktan, multiple miyelom, lösemi gibi kompleks kan hastalıklarına; genel bir vücut ağrısından, romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi kas-kemik ve eklemlerin inflamatuar hastalıklarına, diyabet hastalığının uzun dönem idame tedavisinden, diyabetik ketoasidoz nonketotik komanın yoğun bakım düzeyinde tedavisine kadar geniş bir yelpazedeki hastalıkların teşhisi ve ameliyat olmaksızın tedavisi konusunda yüksek teorik ve klinik beceri sahibi uzman hekimlerdir. Dahiliye uzmanlığı, iç organ hastalıklarının yanı sıra metabolik bozuklukların da muayenesini, teşhisini ve tedavisini kapsar.
Dahiliye uzmanları, yetişkin hasta popülasyonunu etkileyen hastalıkları, geniş ve kapsamlı bir açıdan bakarak ele alabilecek donanıma sahiptir. Böylece spesifik bir vücut bölümüyle sınırlı olmayan, birçok doku, organ ve sistemlerle alakalı hastalıkların teşhisinde, kronik hastalıkların tedavisinde, sağlıklı yaşamanın teşviki ve geliştirilmesinde ve hastalıkların önlenmesinde klinik eğitim almış uzmanlar olarak tanımlanabilirler.
Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Nelerdir?
Dahiliye uzmanları, tıbbi uygulamalarını genel dahili tıp üzerine odaklamanın yanı sıra, temel uzmanlık eğitimlerini tamamladıktan sonra dahili tıp alanlarında vücudun daha spesifik organ ve sistemlerine yönelik tanı ve tedavi yöntemleri konusunda uzmanlaşmak amacıyla ek eğitim almayı seçebilirler. Ülkemizde dahiliye branşının yan dalı olarak şu bölümler bulunmaktadır:
- Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları: Diyabet ve diğer hormonal metabolizma hastalıkları ilgilenen bölümdür.
- Gastroenteroloji: Gastrointestinal sistem, karaciğer ve safra kesesi hastalıkları ile ilgilenir.
- Hematoloji: Kandaki ve kanın üretildiği organlardaki patolojik düzeyde değişimlere bağlı hastalıklarla ilgilenen bölümdür.
- Nefroloji: Böbreğin çalışmasındaki anormallik veya yetersizliklerden kaynaklı birtakım hastalıklar ile ilgilenir.
- Onkoloji: Vücudun birçok doku, organ ve sistemlerinde hücresel düzeydeki anormal değişimlerden kaynaklı kanser hastalıklarının tanı ve tedavisinin yapıldığı bölümdür.
- Romatoloji: Eklemler ve kas-iskelet sistemindeki inflamatuar değişimlere bağlı hastalıkların tanı, takip ve tedavisinin yapıldığı bölümdür.
- Geriatri: Yaşlı hastaların kronik hastalıklarının teşhisi ve tedavisi ile ilgilenen bölümdür.
- Yoğun Bakım: İleri düzey dahili bakım gerektiren hastaların daha kapsamlı takibi ve tedavisinin gerçekleşmesi için donanımlı ekipmanlara sahip, tecrübeli sağlık personellerinin çalıştığı alanlarda hastanın tedavisi ve bakımı ile ilgilenen bölümdür.
Dahiliye Hastalıklarının (İç Hastalıklarının) Belirtileri Nelerdir?
Dahiliye hastalıklarının, basit bir halsizlikten organ büyümelerine ve vücutta deformasyonlara kadar birçok belirtisi olabilir. Karın, göğüs ve sırt ağrıları, bulantı, kusma, tansiyondaki ani yükselme ve düşmeler, baş dönmesi, midede yanma ve ekşime durumları, ağıza acı su gelmesi, el ve ayak parmaklarında uyuşma ve soğukluklar, nedeni belli olmayan ateş, vücutta kıllanma artışı ve lekelenmelerin başlaması, el ve ayaklarda ödem, aşırı susama ve sürekli idrara çıkma hali, vücut kaşıntıları, dışkı, idrar veya tükürükten kan gelmesi durumları, karaciğer, dalak, lenf düğümleri gibi organlarda aşırı büyüme veya küçülmeye bağlı belirti ve bulgular, kalp ve akciğer seslerindeki anormallikler gibi akla gelebilecek birçok belirti, dahiliye hastalıklarının teşhisinde önemlidir. Bu belirtiler herhangi bir hastalığa spesifik olmadığı gibi başka hastalıklarla karıştırılmasına ve teşhisin konulmasında zorluk yaşanmasına neden olabilir. Bu nedenle dahiliye ile alakalı bir hastalığın doğru bir şekilde teşhisinin yapılması ve tedavisinin başlayabilmesi için çoğu zaman diğer uzmanlık branşlarından da yardım alınması gerekmektedir.
Dahiliye alanında uzmanlaşmış hekimler, diğer tıbbi branşlarla koordineli çalışarak doğru bir anamnez ve fizik muayene bulguları ile hastalara ve diğer tıbbi branşlara yardımcı olabilme konusunda oldukça yetkinleşmiş kişilerdir.
Dahiliye Hastalıklarının (İç Hastalıklarının) Tanısı Nasıl Konulur?
Birçok dahiliye hastalığının tanısı doğru bir anamnez ve genel fizik muayene ile konabilir. Hastanın yaşı, cinsiyeti, aile öyküsü, geçirdiği hastalıklar, düzenli kullandığı ilaçlar, hangi meslek dalında çalıştığı gibi bilgiler üzerinden hastanın şikayetleri ile bağlantı kurulduğu zaman birçok hastalığın teşhisi kolaylıkla konabilir. Çoğu zaman özellikle metabolik ve enfeksiyöz rahatsızlıkların değerlendirilmesinde kan, idrar, dışkı ve diğer vücut sıvı numuneleri üzerinden yapılan birtakım tahliller, serolojik incelemeler ve kültürler sonrası da tanı koyma ve tedavinin de belirlenmesi mümkündür. Hatta kanser tanısı koyma ve metastaz varlığının değerlendirilmesi amacıyla radyoloji (BT, MRI gibi) ve nükleer tıp (PET-CT, sintigrafi gibi) yöntemlerine de başvurulabilir. Sarı ve kırmızı kemik iliğinin, lenf nodlarının veya kan hücrelerinin onkolojik hastalıkları gibi durumların kesin tanısının konulması ve tedavilerinin planlanması amacıyla birtakım genetik analizler ve kemik iliği biyopsileri, karın içi organ hastalıklarının tanısı ve değerlendirilmesi için organ tru-cut biyopsileri ve histopatolojik incelemeler, tiroit hastalıklarının hem tanısında hem de tedavisinde kullanılan radyoaktif iyot ablasyon teknikleri ve ince iğne aspirasyon biyopsileri de tanı koymak amacıyla başvurulan diğer yöntemlerdir.
Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Nasıl Tedavi Edilir?
Dahiliye hastalıklarının çeşitliliğinin çok fazla olmasından ötürü, çok fazla tedavi seçeneği mevcuttur. Kronik hastalıkların idamesinde kullanılan birtakım oral yolla kullanılanılabilen tedavilerin yanında, akut alevlenmelerle seyreden dahiliye hastalıklarında da hastanelerin servis ve yoğun bakım şartları altında uygulanabilen intravenöz, intraosseöz hatta intratekal birçok girişim yoluyla dahiliye hastalıklarının tedavisi sağlanabilir. Kronik böbrek yetmezliği hastalarında haftanın birkaç günü yapılan hemodiyaliz ve hemofiltrasyon, periton diyalizi gibi yöntemler de böbrek nakli yapılamayan veya yapılması elverişli olmayan hastalarda sağkalımı önemli ölçüde artırır. Tiroit hastalıklarının hem tanı hem de tedavisinde kullanılan radyoaktif iyot ablasyon tekniklerinin yanında, birçok kanser ve metastazlarının tedavisinde iyonizan radyasyon yoluyla yapılan radyoterapiler, farklı prosedürlerde ve farklı anatomik yollarla uygulanabilen kemoterapilerle birlikte, belli ülkelerde ve belli hastalıklarda onay almış, ancak henüz tüm dünyada henüz deney aşamasında olan immünoterapi ajanlarının da ileride kanser tedavisinde yerini sağlamlaştıracağına inanılmaktadır. Ayrıca bu antikanser ajanlar romatoid artrit, ankilozan spondilit, dermatomiyozit gibi belli başlı romatolojik hastalıkların idame tedavisinde de uzun yıllardan beri kullanılmaktadır.
Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Dahiliye hastalıklarının tedavi edilmemesi durumunda gerek bedensel, gerekse sosyal yönden birçok sıkıntı yaşanabilir. Diyabet hastalığının antidiyabetik tedavisinin yapılmaması veya aksatılması durumunda ileriki yıllarda birçok organda, damarda ve sistemde zararlar meydana gelebilir. Regüle edilemeyen diyabet hastalığı sonrası özellikle alt ekstremitelerde oluşan yaraların geçmesi zorlaşır. Bu durum ayağın kangrene gitmesine neden olabilir. Damarların elastikiyetinin bozulması sonucu oluşan damarsal tıkanmalardan dolayı serebrovasküler hastalıklar ve kalp krizi geçirme riski artar. Aynı şekilde gözdeki oftalmik damarların yapısının bozulması sonucu ileri dönemde retinal damar kanamaları sonucu körlük gelişebilir. Bununla birlikte, kontrol altına alınamayan hipertansiyon hastalığı, ileriki dönemlerde beyin kanamaları, kalp krizi ve akut böbrek yetmezliğine gidiş ile sonuçlanabilir. Romatolojik hastalıkların veya kanserlerin tedavisinin geç başlatılması veya aksatılması sonucu iskelet – kas ve eklem sistem hasarları, hastanın genel durumunda geri dönüşümü olmayan bir bozulmaya ve hayati tehlike riskinde artışa neden olabilir. Kronik böbrek yetmezliğinin tedavi edilmemesi sonucu azalan vitamin ve minerallerin etkisiyle anemi (kansızlık) ve yorgunluk belirtileri baş gösterebilir. Ayrıca, kanda üre düzeyinin artması ve santral sinir sisteminin etkilenmesi sonrası mental durumda bozulmalar, hatta komaya gidiş görülebilir.
Dahiliye Hastalıkları (İç Hastalıkları) Olan Kişi ve Ailesine Öneriler
Dahiliye hastalıklarına sahip kişiler ve aileleri telaşa kapılmamalı, sakince ve kararlı bir şekilde hastalarının fiziksel ve psikolojik olarak iyi durumda kalmalarına yardımcı olmalıdırlar. Hastaların psikolojik durumu, mevcut hastalığın seyrini olumlu veya olumsuz yönde değiştirebilir, hatta yaşam süresini dahi etkileyebilir. Hastalar da tedavilerine devam etme konusunda doktorunu ve sağlık personelini dikkate alarak kararlı bir şekilde devam etmelidirler. Hastalar ilaçlarını düzenli kullanmaya ve kontrollerine düzenli olarak gelme konusunda teşvik edilmelidirler. Beslenme düzenine dikkat edilmeli, hareketli bir yaşamı benimsenilmeli ve gerekirse yeni hobiler edinilerek moral düzeyinin yüksek tutulması önerilir.
Hem hastalar hem de hasta yakınları hiçbir zaman olumsuz düşünceler içinde olmamalı, sahip oldukları bu hastalıkları kabullenmeli ve hayatlarını buna dikkat ederek devam ettirmelidirler. Bu hayata bir kere gelindiğini unutmamak, her türlü hastalığa rağmen hayata pozitif açıdan bakabilmek ve hayattan haz almayı öğrenebilmek bu süreçte çok önemlidir. Bu konuda gerekirse psikolojik destek almaktan da çekinilmemelidir.
Dahiliye hastalıklarının teşhisi ve tedavisine yönelik her aşamada Moodist’e güvenebilir, aklınızdaki sorularınızı çekinmeden bize danışabilirsiniz.
Bu sayfadaki bilgiler Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.