İçindekiler
Depresyon Nedir?
Depresyon toplumda oldukça yaygın görülen, kişinin günlük aktivitelerini yerine getirmesini engelleyecek kadar işlevselliği bozan yoğun çökkünlük halidir.
Üzülmek de sevinmek de insanların yaşaması gereken en olağan duygulardır. Her birey hayatının belli dönemlerinde üzüntü, mutsuzluk gibi hisler içerisinde bulunabilir ve bu hisler birkaç gün içerisinde ortadan kaybolabilir. Ancak kişinin yaşadığı bu çökkün ruh hali en az iki haftadır devam ediyorsa, kişi kendini yorgun, isteksiz, çökkün, umutsuz hissediyorsa ve aynı zamanda kişi günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremiyorsa bunu olağan bir mutsuzluk olarak değerlendirmek yerine ‘depresyon’ olarak değerlendirmek ve bir uzmandan destek almak gerekmektedir.
Depresyon, kesinlikle “geçici üzüntü” ile aynı şey değildir. Kimi zaman kişiler kendini dibe vurmuş hissedebilir, yalnız ve çaresiz olduğunu düşünebilir. Ancak bunların hissedilmesi her zaman depresyon olduğu anlamına gelmez.
Bazen yaşanılan duyguların hayatın normal bir parçası olduğunu fark etmek önemlidir. Tat kaçıran, üzücü olaylar herkesin hayatının bir döneminde ortaya çıkabilir ve buna bağlı olarak kişiler mutsuz hissedebilir. Ama sürekli mutsuz ve umutsuz hissetmek normal bir şey değildir.
Depresyon tedavi edilebilen ciddi bir hastalık olarak değerlendirilmeli, erken tanı ve tedavi için bir uzmandan destek alınmalıdır.
Depresyon Türleri Nelerdir?
Majör Depresyon
Majör depresyon, bu türler arasında en şiddetlisi olarak bilinmektedir. İşlevselliği bozacak kadar yoğun çökkünlük dönemidir. Majör depresif bozukluk tanısı için aşağıdaki belirtilerin en az iki haftalık süreç içerisinde beş ya da daha fazlasının görülmesi gerekmektedir;
- Günün büyük bir bölümünde çökkün hissetme
- Neredeyse bütün etkinliklere karşı ilgi-istekte azalma, zevk kaybı
- Neredeyse her gün uykusuzluk yaşama ve ya hiç uyanmak istememe
- Belirgin kilo verme ya da kilo alma
- Düşünce ve hareketlerde belirgin yavaşlama
- Neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde yorgun, bitkin hissetme
- Neredeyse her gün değersizlik, suçluluk duyguları
- Günün büyük bir bölümünde odaklanmakta ve karar vermekte güçlük
- Tekrar eden ölüm ya da intihar düşünceleri
Nadiren de olsa majör depresif bozuklukta halüsinasyon ya da hezeyan gibi gerçeklik algısının bozulması durumu da eşlik edebilmektedir.
Süregiden Depresyon – Distimik Bozukluk
Kronik depresyon da denilen Distimik bozukluk, nispeten hafif ama belirtilerin en az iki yıl boyunca sürdüğü türüdür. Belirtilerin hafif olması daha az yıkıcı olarak görülse de, uzun süre devam etmesi işlevselliği olumsuz yönde etkilemektedir. Distimik bozukluk yaşayan kişilerde aşağıdaki belirtilerin 2 görülmesi beklenmektedir;
- En az iki yıl süren, çoğu günün büyük kısmında çökkün hissetme
- Uyku-iştah sorunları, enerji azlığı, benlik saygısında azalma, odaklanma sorunları, kararsızlık ve umutsuzluk duygularından en az iki tanesinin görülmesi
- İki yıllık süreçte, tek seferde, iki aydan daha uzun iyilik halinin olmaması
- İşlevsellikte bozulma
Kronik depresyon tedavi edilmediğinde majör depresif bozukluğa dönüşebilmektedir.
Bunaltılı Sıkıntılı Özellik Gösteren Depresyon
Bunaltılı sıkıntılı özellik gösteren depresyon türünde; bunalma, gerginlik, olağandışı huzursuzluk duyma, odaklanma sorunları, kötü bir şey olacakmış endişesi ya da kontrolü kaybetme duygularından en az iki tanesi görülmektedir.
Karma Özellikli Depresyon
Karma özellikli depresyonda; taşkın duygudurum, yüksek benlik saygısı, her zamankinden fazla konuşma, düşünce uçuşmaları, amaca yönelik etkinliklerde artış, uyku gereksiniminde azalma ya da eyleme vuruk davranışların en az üç tanesi, belirtileri ile beraber görülmektedir.
Melankolik Özellikli Depresyon
Melankolik özellikli depresyonda kişiler daha önce zevk aldıkları aktivitelerden neredeyse hiçbir zevk almamaya başlarlar. Bu depresyon türünde; yoğun bir bunalım, umutsuzluk, sabahları kötü ve her zamankinden erken uyanma, halsizlik, düşünce ve hareketlerde yavaşlama gibi depresif belirtiler görülmektedir.
Atipik Özellikli Depresyon
Atipik özellikli depresyon; bazı olaylardan geçici olarak mutlu olabilme, iştahta ve kiloda belirgin artış, çok fazla uyuma, kollarda ve bacaklarda ağırlaşma hissi ve kabul görme/reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet gösterme gibi belirli davranış kalıplarıyla kendisini göstermektedir. Bu depresyon türünde kişinin duygu durumu dış uyaranlara göre belirgin değişimler gösterebilir. Olumlu olaylara karşı aşırı sevinç, olumsuz olaylara karşı da aşırı üzüntü hissetme atipik depresyonun belirtilerindendir.
Katatonik Özellikli Depresyon
Katatonik özellikli depresyonda; nedensiz kas hareketleri ya da kaslarda hareketsizlik gibi kontrol edilemeyen veya amaçsız hareketler, hiç konuşmama ya da yoğun negativizm, uzun süre sabit ve katı duruşlarla kendini gösteren alışılmamış beden pozisyonları, başkalarının söz ve hareketlerini tekrar etme gibi davranışlar görülmektedir.
Mevsimsel Özellikli Depresyon
Mevsimsel özellikli depresyonda son iki yıl içerisinde, değişen mevsimle ilişkisel olarak en az iki depresif döneminin görülmesi gerekmektedir. Yılın belirli bir zamanında tam yatışma, yine belirli bir zamanda depresif belirtiler görülmektedir. Bu depresyon türü genellikle güneş ışığına maruz kalma ile ilişkilidir. Mevsime bağlı olmayan bir depresyon döneminin görülmemesi gerekmektedir.
Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyonu
Doğum sonrası depresyonu (postpartum) gebelik sırasında ya da doğumu takip eden ilk dört hafta içinde görülen bir depresyon türüdür. Doğum sonrası depresif bozukluk yaşayan kadınlar majör depresyon belirtileri ile beraber genellikle yoğun kaygı, psikotik özellikler (genellikle bebeğe zarar verme düşünceleri ile karakterize olmuş), sürekli ağlama isteği, yoğun üzüntü ve umutsuzluk gibi duyguları sıkça yaşamaktadır.
Psikotik depresyon
Psikoz, kişinin gerçeklik algısının bozulması ya da tümüyle kopması olarak tanımlanır. Psikotik özellikli depresyon ise, belirtilerin depresyona göre daha ağır olduğu ve gerçeklik algısında bozulmaların gözlemlendiği bir depresyon türüdür.
Gerçek olmayan inançlar, algılar, sanrılar ve halüsinasyonlar psikoz belirtileri olarak bilinmektedir. Bu süreçte kişi var olmayan şeyleri görüp, duyup, onlara inanabilir.
Bilinen depresif belirtilerin yanı sıra çoğunlukla gözlemlenen diğer belirtiler;
- Hallüsinasyonlar
- Günahkârlık
- Davranışlarının sonucu olarak cezalandırılabileceğine inanma
- Kulağına kendini suçlu hissettirecek, aşağılayan seslerin gelmesi olarak eklenebilir.
Psikotik depresyon tedavi edilebilmektedir ancak hastalığın tekrarlama olasılığı yüksektir. Tedavi olunmadığında işlevsellik kaybı, hastalığın kronikleşmesi gibi kalıcı sorunlara sebep olabilir.
Adet dönemi (Premenstrüel) Disfori Bozukluğu
Adet dönemi depresyonu genellikle adetten 1 hafta önce başlar ve başladıktan sonra belirtilerin şiddeti gittikçe azalır. Bu dönemde kadınlarda halsizlik, sinirlilik, kas-eklem ağrıları, memelerde hassasiyet-şişlik, gerginlik, tahammülsüzlük, kaygı, uyku-iştah sorunları, ilgi-istek azalması ve karamsarlık gibi depresif belirtiler görülebilir. Adet dönemi depresyonu her kadında görülmesi gereken bir durum değildir.
Maddenin/İlacın Yol Açtığı Depresyon Bozukluğu
Maddenin/İlacın yol açtığı depresif bozukluk, depresyon belirtilerinin bir ilaç ya da bir madde kullanımının ardından görülmesi durumudur. Eğer depresif belirtiler madde veya ilaç kullanımı öncesinde varsa bu tanı kriterini karşılamamaktadır.
Depresyon Neden Kaynaklanır?
- Genetik Faktörler: Depresyon genetik yatkınlığı olan bir hastalıktır. Yapılan birçok çalışma bu genetik yatkınlığı destekliyor olsa da, depresif bozukluğa neden olduğu bilinen tek bir gen yoktur. Genetik aktarım dolayısıyla ailesinde depresif öyküsü olan kişilerin depresyona girme eğiliminin fazla olabileceği söylenebilir ancak kesin bir kanıya varılamaz. Çünkü ailesinde hiç bir depresif öyküsü olmayan kişilerin de depresyona girdiği bilinmektedir. Bu nedenle genetik aktarım tek başına depresif bozukluğu açıklamamakta, tetikleyiciler önemli bir yer tutmaktadır.
- Biyolojik Faktörler: Depresyondaki kişilerin beyin kimyaları ile depresyonda olmayan kişilerin beyin kimyaları arasında farklılıklar olduğu bilinmektedir. Birçok beyin görüntüleme çalışmaları da depresif bozuklukla ilişkili bu beyin bölümlerinin farklılıklarını desteklemektedir. Serotonin, dopamin, noradrenalin gibi kimyasalların dengesinin bozulması ile beraber depresyon belirtilerinin ortaya çıkması, aynı zamanda depresyon tedavisi sürecinde de bu kimyasallara yönelik kullanılan ilaçların tedaviyi olumlu etkiliyor olması biyolojik faktörleri desteklemektedir.
- Çevresel ve Psikolojik Faktörler: Kişinin yaşadığı olumsuz olaylar, depresif bozukluğu tetiklemektedir. Örneğin; erken ebeveyn kaybı, sevdiği kişiden ayrılma veya ölümü, yalnızlık, düşük sosyoekonomik düzey, sosyal destek yetersizliği, iş kaybı, alkol veya madde kullanımı, ilişki problemleri, boşanma, ailede depresif bozukluk öyküsü, kronik ağrı, sağlık sorunları, kötü ve travmatik çocukluk geçirme depresif bozukluk için başlıca risk faktörleridir. Bu nedenle depresyon tedavi edilirken çevresel ve psikolojik bu faktörleri iyileştirmeye yönelik çalışmalar büyük önem taşımaktadır.
Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Depresif bozukluk belirtileri her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Belirtilerin şiddeti, sıklığı ve ne zamandan beri devam ettiği kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.
Genel olarak depresyon belirtileri;
- Suçluluk, değersizlik ya da umutsuzluk hissi
- Huzursuzluk hissi
- Alınganlık
- Karamsarlık
- Üzüntü
- Yorgunluk, enerji kaybı
- Önceden keyif alınan uğraşlardan uzaklaşma
- Karar vermekte zorlanma
- Odaklanamama ve dikkati sürdürmede güçlük
- Kolay öfkelenme
- Kişiler arası çatışmalarda sıklık
- İştah kaybı ya da aşırı iştahlı olma
- Normalden daha az ya da daha fazla uyuma
- Cinsel istekte azalma
- Nedeni belirlenemeyen ağrılar
- Kramplar ya da sindirim sorunları
- Kendine zarar verme düşünceleri, planları ya da girişimleri görülmektedir.
Nadiren de olsa majör depresif bozuklukta halüsinasyon ya da hezeyan gibi gerçeklik algısının bozulması durumu da eşlik edebilmektedir.
Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Çocuklarda ve gençlerde görülen depresyon belirtileri, yetişkinlerde görülen depresyon belirtilerine benzemekte ancak bazı farklılıklar görülmektedir. Genel olarak hissedilen duygular çok farklı olmasa da dışavurumlar farklılıklar göstermektedir.
Küçük yaş grubu çocuklarda görülen depresyon belirtileri arasında genellikle endişe, sürekli ağlama, üzüntülü hissetme, sinirlillik-agresyon, iştah sorunları, sebepsiz ağrılar, yalnız kalmayı istememe, okula gitmeyi reddetme ve keyifsizlik hali sayılabilir.
Gençlerde görülen depresyon belirtileri arasında ise karamsarlık, üzüntülü hissetme, özgüvende azalma, sinirlilik-agresyon, değersizlik hissi, okul performansında düşme, alınganlık, yanlış anlaşılma endişesi ya da anlaşılamadığını düşünme, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol kullanımı, uyku-iştah sorunları, kendine zarar verme davranışları, önceden yaptığı aktivitelere karşı ilgi kaybı, sosyal izolasyon veya otorite ile çatışmalar görülebilir.
Çocukluk döneminde veya gençlerdeki depresyon, çocukluk çağı sorunları ve ergenlik dönemi ile kesiştiği için fark edilmesi daha zor bir durumdur. Bu nedenle sorunları ötelememek, fark edilen olumsuzlukları göz ardı etmemek gerekmektedir.
İleri Yaşta Depresyon Belirtileri Nelerdir?
İleri yaştaki kişilerde depresif belirtiler çoğunlukla sahip oldukları diğer hastalıkların belirtileri ile ya da bu hastalıklar için kullandıkları ilaç etkileri ile karıştırılabilir.
Depresif bozukluk ileri yaştaki kişileri daha farklı etkiler. Bu kişilerde depresif bozukluk genellikle diğer medikal hastalıklarla veya zorluklarla beraber görülür ve daha uzun sürebilir.
Eğer ki ileri yaştaki kişilerde medikal hastalıklara depresif bozukluk da eşlik ediyorsa, bu hastalıkların tedavi prognozunun kötü olması beklenir. Bu sebeple etrafınızda depresif bozukluğu olduğundan şüphelendiğiniz ileri yaşlı yakınlarınız varsa, depresyon şiddeti hafifse bile tedavi için doktorunuza danışmanız önemlidir.
İleri yaştaki kişiler yukarıdaki depresif belirtileri net olarak göstermeseler de, bu kişilerde gözlenen;
- Yorgunluk,
- Uyku problemleri,
- Huysuzluk ve iritabilite,
- Kafa karışıklığı,
- Konsantrasyon zorluğu,
- Önceden keyif aldığı aktiviteleri yapmama,
- Hareketlerde yavaşlama,
- Vücut ağrıları ve acıları,
- İntihar düşünceleri belirtileri, depresif belirtiler olarak düşünülmeli ve değerlendirilmesi için bir uzmana başvurulmalıdır.
Depresyon Tanısı Nasıl Konulur?
Bir kişiye depresif bozukluk tanısı konabilmesi için aşağıdaki depresif belirtilerin en az iki haftadır sürüyor olması gerekmektedir. Bu belirtiler;
- Suçluluk, değersizlik ya da umutsuzluk hissi
- Huzursuzluk hissi
- Alınganlık
- Karamsarlık
- Üzüntü
- Yorgunluk, enerji kaybı
- Önceden keyif alınan uğraşlardan uzaklaşma
- Karar vermekte zorlanma
- Odaklanamama ve dikkati sürdürmede güçlük
- Kolay öfkelenme
- Kişiler arası çatışmalarda sıklık
- İştah kaybı ya da aşırı iştahlı olma
- Normalden daha az ya da daha fazla uyuma
- Cinsel istekte azalma
- Nedeni belirlenemeyen ağrılar
- Kramplar ya da sindirim sorunları
- Kendine zarar verme düşünceleri, planları ya da girişimleridir.
Bu belirtiler ile beraber kişinin günlük yaşam aktivitelerini aksatıyor, engelliyor ya da tamamen bozuyor olması gerekmektedir. Depresyonda birkaç gün süren değil, en az 15 gün boyunca süreğen olarak görülen, gün boyu süren depresyon belirtileri söz konusu olduğunda, psikiyatrist tarafından depresif bozukluk tanısı koyulabilmektedir.
Özel Moodist Hastanesinde Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?
Depresyon tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur. Kendinizde depresyon belirtileri olduğunu düşünüyorsanız tedaviye erken başlamanız ve düzenli aralıklarla tedavi takibini sağlamanız depresyon tedavisinden alacağınız verimi artıracaktır.
Depresyon tedavisinde psikoterapi ve antidepresan ilaçlar ve zaman zaman gerek duyulan yatılı tedavi depresyon belirtilerinin şiddetine, sıklığına ve süresine bağlı olarak beraber ya da ayrı ayrı kullanılmaktadır.
Depresyon tedavisinde ilaçlar kadar psikoterapilerin de tartışılmaz yeri ve önemi vardır. Çünkü depresyondayken, içinde bulunduğunuz olumsuz duygular ile başa çıkmak zorlayıcıdır. Psikoterapi ile size duygularınızı paylaşabilmeniz, depresyon belirtilerinizi anlayabilmeniz ve yeni bir bakış açısı kazanmanız hedeflenir. Terapiler, karamsarlık, ümitsizlik, tükenmişlik gibi depresif duygularla mücadele gücünü arttırarak; depresyon nedeniyle bozulan aile, iş ve sosyal yaşamdaki ilişkileri onarmaya yardımcı olur. Hastalığın tekrarlamasını önler ve hastalık sonrasında sosyal yaşama uyumu kolaylaştırır.
Psikoterapi kişinin depresyon tedavisine uyumunu arttırmayı ve depresif duygular ile baş etmesini kolaylaştırmayı amaçlar.
Depresyon oluşumunda ruhsal çalkantılar, yaşanmış hayal kırıklıkları, duygusal ve fiziksel kayıplar ya da stres yaratıcı olayların biyolojik etkenler kadar rolü vardır. Bundan dolayı depresyon tedavisinde sadece ilaç tedavileri yeterli olmamakta, psikoterapi desteği depresyon tedavisinde önemli rol oynamaktadır.
Psikoterapi, depresyon tedavisinin önemli bir parçasıdır. Depresif belirtiler yaşıyorsanız, psikoterapide size uygun olarak farklı terapi yaklaşımları uygulanabilmektedir. Bunun yanında depresyon tedavisinde sosyal aktiviteleri de içeren diğer müdahale yöntemlerinin uygulanması da önemlidir. Bu yöntemler sosyal aktiviteler, rahatlama stratejileri, düzenli egzersizler, hastalık hakkında bilgi edinme ve kendine yardım edebilmeyi öğrenme gibi yöntemleri içerir. Bu aktiviteler terapötik bir etki oluşturarak hem tıbbi tedavileri hem psikoterapileri destekleyecektir.
Moodist’te kullanılan tedavi yöntemleri ve destekleyici yaklaşımlar şunları kapsar:
- İlaç Tedavisi
- Psikometrik Testler
- Psikoterapiler (BDT, EMDR, Psikodinamik, Mindfulness, Psikodrama, Şema, Aile)
- Ergoterapi (Müzik, Resim, Ebru, Seramik, El Sanatları, Beden ve Hareket Terapisi, Spor, Mutfak Atölyesi)
- Psikoeğitim
- Somatik Tedaviler (EKT, TMS)
- Rehabilitasyon Programları
- Yataklı Tedavi
Depresyon İlaçları Bağımlılık Yapar mı?
Psikiyatrik tedavi önerilen hastaların en sık sorduğu sorulardan biri ilaçların bağımlılık yapma özelliğinin olup olmadığıdır. Hatta bu sorunun getirdiği endişe nedeniyle, ilaç kullanmaya başlamayan ya da tedaviyi yarıda bırakan kişiler de olabilmektedir. Oysaki psikiyatride kullanılan ilaçların çok azının bağımlılık yapıcı etkisinin olduğu bilinmektedir. Risk taşıyan, zaman zaman depresyon tedavisinde de kullanılan benzodiazepin türevi ilaçlar ise doğru zaman ve doğru dozlarda kullanıldığında bağımlılık riski yok denecek kadar azalmış olur.
Ayrıca depresif bozukluk tedavisinde kullanılan ilaçların önemli kısmını oluşturan antidepresanlar, antipsikotikler ve duygu durum dengeleyicilerin ise herhangi bir bağımlılık yapma potansiyeli bulunmamaktadır.
Hastane Yatışı Gerektiren Durumlar Nelerdir?
Depresif bozukluk tedavisinde olan her hastanın yatırılması genellikle gerekmez. Ancak depresif belirtilere ek olarak;
- İntihar düşüncesi, planı veya girişimi olan,
- Kendine ve çevreye zarar verme eğilimi olan,
- Beslenme reddi olan,
- Ayaktan tedaviyi sürdürme güçlükleri olan,
- Psikotik özellik gösteren kişilerin depresyon tedavisini yatarak sürdürmeleri gerekmektedir.
Depresyon Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Depresif bozukluk tedavi edilmediği takdirde, belirtileri aylarca, hatta şiddetine göre yıllarca sürebilir.
- Tedavi edilmeyen depresif bozukluk ağırlaşır ve kronik bir hal alabilir.
- Kişilerin iyileşme süresi uzar ve öz bakım sorunları artabilir.
- İşlevselliğinin bozulması ile yaşam kalitesinde ciddi düşüşlerin olması kişinin süreçle başa çıkmasını zorlaştırabilir.
- Depresif belirtileri artan kişilerin intihar düşünceleri şiddetlenir.
- Belirtilerle başa çıkılamadığında bağımlılık yapıcı maddelere yönelme riski oluşabilir.
Bu nedenle tedavi edilebilir bir hastalık olan depresif bozukluğu, ihmal etmemeli ve semptomları fark ettiğinizde bir uzmana başvurulmalıdır.
Depresyonda Tam İyileşme Mümkün mü? Tekrarlama Olasılığı Var mı?
Depresif bozukluk yineleyici bir hastalıktır. Bir kez depresyon geçiren kişilerin hayatın ilerleyen zamanlarında tekrar yakalanma riski bulunmaktadır. Depresif atakları kontrol altına alındıktan sonra kişi normal hayatına kaldığı yerden devam edebilmektedir.
Unutmamak gerekir ki depresif bozukluk toplumda oldukça yaygın görülen ciddi bir sağlık sorunudur. Kişinin güçsüz ya da iradesiz olduğu anlamına gelmez. Doğru teşhis ve destek ile depresif bozukluk tedavisinden olumlu cevap alınabilmektedir.
Depresyonla Başa Çıkmak için Ne Yapılabilir?
Depresif bozukluk ile başa çıkmak için öncelikle psikiyatristinizde ve terapistinizden destek isteyebilirsiniz. Bunları yaparken, günlerinizi de olabildiğince dolu programlamaya çalışabilirsiniz. Mümkünse her gün için bir program yapabilir, aile ve arkadaşlarınızla bu programa uyabilirsiniz. Vücudu harekete geçirmek endorfin hormonu salgılayarak depresyonun verdiği halsizlik ve isteksizlik halini azaltmanızda size yardımcı olur, en azından günlük 45 dakikalık yürüyüşler yapabilirsiniz.
Depresyondaki Yakınıma Nasıl Yardımcı Olabilirim?
Depresif bozukluk sürecinde, hastaya destek olmak açısından aile üyeleri ve yakın arkadaşlar önemli bir rol oynamaktadırlar. Yakınınızda depresif belirtiler gösteren birileri var ise onun için yapabileceğiniz en önemli yardım kişiyi izni dahilinde bir ruh sağlığı çalışanına yönlendirmeniz olacaktır. Bununla beraber;
- Manevi olarak destek olmak
- Dinlemek ve anlamaya çalışmak
- Suçlayıcı ve yargılayıcı olmamak
- İntihar söylemleri var ise bir uzmanla işbirliği kurmak
- Sosyal aktiviteler konusunda teşvik edici olmak
- Sabırlı olup, ısrarcı olmamaya özen göstermek, yakınınız için yapabileceğiniz en destekleyici davranışlar olacaktır.
Unutmayın ki iyileşmek bir yolculuktur ve bu yolculuğun her zaman kolay olması beklenemez. En şiddetli depresyon bile tedavi edilebilir. Bu nedenle yardım istemekten çekinmeyin!
Bu sayfadaki bilgiler Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.